Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Arıcılık sektörünün kalbi İstanbul’da attı

TÜRKİYE’DE ARICILIK SEKTÖRÜNÜN EN BÜYÜK ORGANİZASYONLARI ARASINDA YER ALAN 12. TÜRKİYE ARICILIK FUARI, 29 ŞUBAT-3 MART TARİHLERİNDE İSTANBUL FUAR MERKEZİ’NDE GERÇEKLEŞTİ.

TÜRKİYE’DE ARICILIK SEKTÖRÜNÜN EN

Türkiye’de arıcılık sektörünün en büyük organizasyonları arasında yer alan 12. Türkiye Arıcılık Fuarı, 29 Şubat-3 Mart tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşti.

Arıcılık faaliyetlerine katkı sunan pek çok firma ve sektör profesyonelinin bir araya geldiği dört gün süren bu etkinlik, binlerce kişi tarafından ziyaret edilerek büyük ilgi topladı. Türkiye’nin dört bir yanında arıcılık faaliyetlerini sürdüren kovan sahiplerinin bir araya geldiği bu fuara, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan gibi ülkelerden üreticiler ve ziyaretçiler de katıldı.

11 yıldır faaliyet gösteren yerli propolis üreticisi BEE’O da, her yıl olduğu gibi bu yıl da fuara katılım sağlayarak, Türkiye’de ilk kez uygulamaya geçirdiği Sözleşmeli Arıcılık Modeli’nin önemini vurguladı.

“Anadolu arı ürünlerinin değeri tüm dünyada bilinmeli“

BEE’O Propolis Genel Müdürü Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Ülkemiz, jeopolitik konumu itibariyle Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü görevi görüyor ve arıcılık faaliyetleri bakımından dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Dolayısıyla, her yıl düzenlenen Türkiye Arıcılık Fuarı’na ulusal ve uluslararası katılımın, ilginin büyük olduğunu söylemek mümkün. Ülkemizin arıcılık faaliyetleri bakımından uluslararası arenada ses getirmesi oldukça önemli. Anadolu propolisi ve Anadolu arı ürünlerinin değeri tüm dünyada bilinmeli” dedi.

“Arılar olmasaydı dünyada yalnızca 4 yıl yaşanabilirdi”

Samancı, sözleşmeli arıcılık modelinin Türkiye’deki kovan sayısının arttırılmasına dolayısıyla tozlaşmaya ve sürdürülebilir gıda üretimine katkı sağladığına dikkat çekerek, “Eistein’ın da dediği gibi, arılar olmasaydı dünyanın yalnızca 4 yıl ömrü kalırdı. Bugün, tükettiğimiz 100 besinden 90’ı arıların tozlaşmaya katkısı sayesinde üretilebiliyor. Arıların tozlaşmadaki bu kritik rolü düşünüldüğünde, pamuktan soğana, elmadan kayısıya pek çok ürünün arılar sayesinde soframıza ulaşabildiğini söylemek mümkün. Biz de, arıların sayısının artmasının dünya için öneminin bilincinde olarak, hem arıları hem de arıcıları koruyan ve aynı zamanda yüksek kaliteli ürün üretimini mümkün kılan bir iş modeli geliştirerek Türkiye’de ilk kez uygulamayı başardık.