Doğal peyzajlarıyla kendisine hayran bırakan Aydın ve Ege kıyılarına dikkat çeken Aydınlı doğaseverler, Muğla’nın Bodrum ilçesinin ‘arka bahçesi’ olarak bilinen Pedesa Antik Kenti’nde doğa yürüyüşü gerçekleştirdi.
Aydın’ın tarihi ve doğal güzelliklerinin korunması adına önemli çalışmalar yapan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği’nin (EKODOSD) her hafta düzenledikleri gezi turlarının bu haftaki durağı Bodrum oldu. Rotalarının ilk durağı Bodrum Yarımadası’nda kurulan 8 Leleg kentinden biri olan Pedesa Antik Kenti oldu. Kızılçam ağaçlarının içindeki akropolden güneydeki Bodrum ve kuzeydeki Torba kıyılarının aynı anda görüldüğü doğal bakı noktalarına sahip teraslardan harika manzaraları izleyen doğa severler doğal ve kültürel zenginliklerin korunmasına dikkat çekti.
Her zaman olduğu gibi doğa ve kültür gezilerinin devam edeceğini ifade eden EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, gezi ile ilgili bilgi vererek “Bu haftaki etkinliğimizi Türkiye’nin önemli turizm kentlerinden biri olan Bodrum’da gerçekleştirdik. Geleneksel olarak her yıl gittiğimiz Bodrum etkinliklerinde, yarımadada meydana gelen değişimleri yakından izlemekteyiz. Bodrum’da doğal alanların yerini yoğun yapılaşmaların aldığını her yıl yaptığımız etkinliklerde görmekteyiz. Kentin hemen yanı başında yer alan pek fazla bilinmeyen doğal ve kültürel açıdan güzelliklerle dolu bir alanda bu haftaki etkinliğimizi gerçekleştirdik. Rotamızın ilk durağı Bodrum Yarımadasında kurulan 8 Leleg kentinden biri olan Pedesa oldu. Kızılçam ağaçlarının içindeki akropolden güneydeki Bodrum ve kuzeydeki Torba kıyılarının aynı anda görüldüğü doğal bakı noktalarına sahip teraslardan harika manzaraları izledik. Profesyonel turist rehberi üyemiz Hakan Bahçecioğlu’ndan bölgenin tarihini dinledik. Cıvıl cıvıl öten kuş sesleri eşliğinde doğanın sesini dinleyip, Akdeniz bitki örtüsünün en güzel örneklerini görerek yürüdük. Bodrum’un orkidelerini, Kargan Çiçeklerini, Ladenlerini, Domuz Baklalarını, Bodrum Papatyalarının güzelliklerini hayranlıkla izleyip, Adaçayların, Kekiklerin harika kokusunu içimize çektik. Bu parkur üzerinde en çok dikkatimizi çeken doğal nedenlerle devrilip yatan kızılçam ağaçları oldu. Orman ekosisteminde biyolojik çeşitlilik ve orman sağlığı açısından çok önemli olan bu ölü orman ağaçlarının olduğu yerde kalmasına sevindik. Çünkü birçok yerde bu ağaçların yerinden kaldırılarak odun yapıldıklarını görmekteyiz. Bodrum’un arka bahçesi sayılan yürüdüğümüz doğanın güzelliklerini bir daha geldiğimiz zaman tekrar görebilmenin umudunu taşıyarak, yoğun yapılaşmalarla dolu kentin içine girdik. M.Ö. 4. Yüzyılda Halikarnassos kralı Mausollos tarafından inşa ettirilen, 7 kilometre uzunluğunda Bodrum surlarının üzerindeki iki anıtsal kapıdan biri olan Myndos Kapısı’nı, 4 metre derinliğindeki hendeği, İkiz Mezarları, Roma Dönemi’ne ait mezarları inceledik. Kentin en güzel yerinde bulunan, Saint Jean Şövalyeleri tarafından üç tarafı denizle çevrili kayalık bir yarımada üzerine inşa edilen Bodrum Kalesi’ni ziyaret ettik. Bodrum kalesinde bulunan dünyaca ünlü sualtı arkeoloji müzesinin değerli eserlerini gördük. Eski halini daha çok beğendiğimiz kalenin, yeni hali pek beğenilmedi. Tekne maketlerinin, Bodrum’un ünlü süngercilerinin çıkardığı sünger çeşitlerinin yer aldığı, deniz kabukları koleksiyonlarının sergilendiği, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın da bir köşesinin bulunduğu Bodrum Deniz Müzesi’ni gezdik. Umarız Bodrum içinde doğal ve kültürel zenginlikleri barındıran doğa alanlarını korur ve geleceğe sağlıklı bir şekilde ulaştırır” ifadeleri yer aldı.