Hasta falan değilim, çok şükür. Ülkede gündemi takip ederken başımız dönüyor. Her şey o kadar çabuk gelişiyor ki, akşam ağlayarak yatağa girsek sabahleyin kahkaha ile uyanabiliyoruz. Yani her an her şey olabiliyor.
Türkiye gündemini uzun süre meşgul edeceğe benzeyen Özlem Çerçioğlu olayı yaşandı. Aydın ilinde anket yapsanız ve Belediye Başkanı parti değiştirir mi sorusuna %80 değiştirmez derdi. Nedeni siyasete başlayıp 2 dönem Milletvekilliği yapıp, ardından Aydın Büyükşehir Belediye başkanı olabilen bir partinin neferi olması gereken bu şahsiyet alın bilyeleri verin bebeklerimi ben oynamıyorum deyip gerçek yüzünü gösterdi ve gitti.
Farkında mısınız? Birkaç gündür Silivri pek konuşulmuyor. Unutuldu demiyorum, konuşulmuyor. Orman yangınları pek rövanşta değil. 689 günden bugüne İsrail Gazze’ye saldırıyor, buda pek gündemde değil. Gazze vatandaşları göçmen olarak yurtlarından sürülecekler, oda pek o kadar önemli değil.
Ülke ekonomisini sarsabilecek bir olay yaşıyoruz: Şap Hastalığı. Sığırlarda görülen bu hastalığın insanlara geçme riski bile var. Et süt yani temel gıda maddemiz her an tehlike altında. Giresun, Ordu, Ardahan, Balıkesir, Kütahya, Denizli, Turgutlu, Akhisar şapla mücadele ediyor. Ancak kaçımızın bundan haberi oluyor?
Sizlere desem ki bundan 20 yıl önce her köyün meydanında sabah saatlerinde en az 150, 200 büyük baş hayvan toplanır. Bunlara köyün sığırı denir ve bunları meralarda otlatan kişiye sığırtmaç denir. Köyün bütün hayvanlarından o sorumludur. Akşam sığırları köy meydanına kadar getirir ve hayvanların tümü evlerini bilir ve doğruca evlerine giderdi. Şimdi köylerde ne sığır kaldı nede sığırtmaç.
Başımız dönüyor dedim ya! Her an gündem değişiyor. Nasıl takip edelim acaba? Gündem bu kadar çabuk mu değişiyor ya da değiştiriliyor?
Biraz geriye gidersek hepimiz hatırlarız bu ülkede yani tarım ülkesinde soğan patates yoktu. 2-3 hükümet illerde belirli noktalara soğan patates satış reyonları kurdu. 2 kilo soğan almak için saatlerce kuyruk beklediler. Muhalefet yokluk kuyrukları yarattınız deyince koca koca adamlar varlık kuyruğu onlar var ki vatandaşı soğansız bırakmıyoruz dediler. Peki ne oldu? 2 liralık soğan anında 15 Lira oldu. Bir daha fiyatı hiç inmedi.
23 yıldan bu yana ülkeyi yönetenler hala evet hala enflasyonu tek haneye indireceğiz nutukları atıyor. Geçen haftaki yazımda belirttim Türkiye’de tekstil can çekişiyor, makineler her gün susuyor, kapanan firmaların sayıları artıyor demiştim. Birçok firma fabrikalarını söküp mısıra gidiyordu.
İşte bir güzel haber! Bu haberi Türkiye’den verebilseydim ama olmadı. Bir Türk firması Mısırda 4 yıldır ihracat şampiyonu oluyor Yeşim Tekstil. Peki ticaret Bakanımız bu olayı inceletti mi acaba? Sanmıyorum. İnceletmiş olsaydı ülkede tekstil sanayi şaha kalkardı.
Çoğumuzun hatırlayacağı bir laleli olayları vardı. İstanbul’a yüzlerce valiz ticareti yapan kadınlar gelir, Laleli şenlenir, hareketlenirdi. Tekstilci kazanır, taksici kazanır, otelci lokantacı herkes kazanırdı. Peki ne oldu onlara? Bilen yok. Enflasyonu tek haneye indirmek isteyenler bizim geleceğimizi indiriyor, haberleri yok.
Rahmetli Yalçın Menteş aklıma geldi. Güzel bir fıkrası vardı sanatçının. Bir gün ormana maliyeciler gelmiş, aslan bunu duyunca kaçmaya başlamış. Kaçarken kaplumbağa seslenmiş aslan kral niye kaçıyorsun, maliyeciler gelmiş kaçıyorum. Peki neden ne den olacak? Bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk demiş. Kaplumbağa da kaçmaya başlamış, onu da leylek gürmüş, sormuş neden kaçıyorsun maliyeciler gelmiş. Bende ev hanımda ev çocukta ev deyince leylek de kaçmaya başlamış. Onu da maymun durdurmuş, nereye neden kaçıyorsun? Leylek yanıt vermiş maliyeciler gelmiş, bende yazlık hanımda yazlık çocuklarda yazlık deyince maymunda kaçmaya başlamış. Bir ara durmuş ve düşünmüş ben niye kaçıyorum ya? Benim kıçım açıkta hanımın kıçı açıkta. Sakın maymun kardeş sakın! Ört kıçını yoksa amcalar çok kızar.
Şaka bir tarafa, ilgimi çektiği için paylaşmak istedim. Diyanet işleri Başkanlığı Cuma hutbesinde kadınların giyimi ile ilgili hutbe yayınladı. Diyanet hutbesinde kadınların giyim özgürlüğü oldu. Kısa giymenin Allah’ın emrinin ihlal ettiğini, ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır ve uzayıp giden bir hutbe.
Peki normal mi diye sorsam büyük tepkiler alacağımı biliyorum. Ülkede demokrasi var, sana ne diyenler olabilir. Biz senin örtünmene karışıyor muyuz diyenler mutlaka olacaktır. Ancak hutbede şöyle diyor ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes vebal altınadır. Şimdi olmadı hocam! Ben bu vebali çekerim ama size de şunu sorarım:
6 yaşında kız çocuğu evlendirilir deyip kucağına aldığı çocuğunu al bu senin karın diyen ve evladını müridine veren terbiyesiz için sen ne diyeceksin? Allah’ın evinde Kuran kurslarında ırzına geçilen küçücük sabilere bu ahlaksızlıkları yapanlara ne diyeceksin? Sınav sorularını çalıp binlerce çocuğun geleceğini çalanlara ne diyeceksin?
Sayın Diyanet tüm teşkilatın kesinlikle yakından tanıdığı sözde bilim adamı özellikle Ramazan Aylarında Televizyon kanallarından Ahkam kesen Hatipoğlu’nun yaptığı bir programda söylediklerini aktarayım. Sizde biraz düşünün ve gereğini yapın.
6-7 yaşlarında bir erkek çocuk ablasıyla katıldığı dini programda ablasının tuttuğu mikrofondan hocaya soruyor ben bugün oruç tutamadım günahı var mı hoca. Çok dikkatli olmalı ki sen niye mikrofonu almıyorsun çocuk benim iki kolum yok hocan. Hoca peki yemeği nasıl yiyorsun ayaklarımla hocam. Adın ne senin Uğur hocam. Hoca yanıt veriyor Uğur sen eli öpülesi birisin.
Böyle yüzlerce gafı olan bir hocaya lütfen sen bu işi yapma vebalini taşıyamazsın desenize.
Kalın Sağlıcakla.

YORUMLAR