BÖYLE GİDERSEK ASKERE

Yeni yıla girdiğimiz bugün millet olarak yıkılıp kahrolduğumuz için payıma düştüğü kadar üzüldüm. Yalova’da IŞİD militanlarıyla girdikleri çatışmada şehit olan polislerimiz Turgut Külünk, Yasin Küçükyiğit ve İlker Pehlivan’a Allah’tan rahmet, Emniyet Teşkilatı’na ve kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar dilerim. Yaralı emniyet mensuplarına da acil şifalar dilerim. 2026 yılının ilk yazısına böyle bir başlangıçla girmek istemesem de yaşadıklarımız bizi bu yöne sevk ediyor. Bu acının üzerine nasıl olur bilemiyorum ama tüm okuyucularımın yeni yıllarını kutlamak istiyorum.

Bir kadın olarak böyle bir başlığı neden kullandığımı merak edenler için küçücük bir açıklama yapayım. “Böyle gidersen askere zor alırsın teskere” sözü nereden aklıma geldi? Bir kişinin yanlışlarını görmek ancak değiştirmek istemeyen ve bunun sonucunda başarılı olamayacaklarını anlatan bu sözü büyüklerimden çok sık duyardım ama hiç ilgimi çekmezdi, zira askerlikle ilgili bir sorunum yoktu. Bu söze ağabeyim çok kızardı. Günümüzde bu söze hiç kimse aldırış etmiyor.

Neden bilmem ama milyonlarca asgari ücretli ile milyonlarca emekli yaşamla ölüm arasında gidip geliyor. Sakın bana abartıyorsun demeyin, kim olursa olsun gelsin konuşalım, hesap kitap yapalım. Geçtiğimiz günlerde asgari ücret açıklandı: 28.000 lira 75 TL. Balıkesir’i baz alalım, 2+1 ev kirası en ucuzu 15.000 lira. Başka hesap yapmaya gerek var mı?

Bir de gidin, bizi temsil eden, hakkımızı koruyun, insan gibi yaşamamızı sağlayın deyip oy verip Ankara’ya gönderdiklerimize bakalım: 229.676 lira. Peki bitti mi? Hayır. Telefon paralarını Meclis ödüyor, trafik cezası kesilmiyor, eski veya yeni vekil bakmakla mükellef olduğu kişilerin tedavi masrafları karşılanıyor, aile üyelerine diplomatik pasaport alabiliyor.

Bir de emeklilere bakalım. TÜİK hazretleri lütfedip %11,20 zam layık görmüş. 18.000 lira alan bir emeklinin maaşı yeni yılda 2.016 lira zamlanacak. İsmi Adalet ve Kalkınma olan AK Parti yöneticileri, Allah aşkına THY üst düzey yöneticilerinin aldıkları maaşlara, TRT çalışanlarının aldıkları %100’lük artışlara bir bakın, bu emeklilerin çilesini dindirin. Bu hükümet emeklilerin de hükümeti değil mi?

Arnavutluk’a 12 milyon dolarlık uçak hediye ediliyorsa, Kırgızistan’ın 113 milyon dolarlık borcu siliniyorsa, Moğolistan’a 50 milyon dolar hibe ediliyorsa, emekliye para yok diyemezsiniz. Zira Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı 52.500 liralık ayakkabısıyla caka satarken, Kuzey Irak’ta şehit olan Uzman Çavuş Taner Ar Bingöl’de toprağa verildi. Cenaze törenine soğuk havaya rağmen terlikle katılan şehit babası vardı. 9,2 milyonluk saat takanları söylememize gerek var mı bilmem. Lüks saat takıp caka satanları yazmak değil amacım ancak ah, yerinde ah kalmaz demek istiyorum.

Bir zamanlar “Gözlerimin içine bakın, gözümdeki pırıltıyı görüyor musun? Bir yatacaksın, altı ay sonra uyanacaksın” diyen bir Maliye Bakanımız vardı. Sayın Nebati, bakan olduğu dönemde vatandaşa söylediği sözleri anımsamakta fayda var: “Sen kaybedersen bir maaşın var, onu kaybedersin. Ben kaybedersem her şeyimi kaybederim” demişti. Sayın bakan hiç hesaplayamamış, o maaş da işçinin her şeyi. Bunu bile bilememiş ama şimdi o her şeyini kaybetmek üzere. Ünlü çocuk giyim mağazalarının 14 şubesinin kepenklerini indirdi.

Bu konuları zaten biliyorsunuz ama ben yine de bir hatırlatayım dedim. Son günlerde kim ne içmiş, nereden almış, nasıl bulmuş… Gözaltılar, ifadeler, tutuklamalar. İnanın bunca yıldır adli makamlar bu kadar hızlı değildi. Torbacılar yakalanıyor, tabii ki yakalansın, kökü kazınsın ancak Allah hiç kimseyi de nafakasız bırakmasın. Yasaklı madde kullandığı için aranan Şeyma Subaşı, ayrıldığı eşinden 16.807 dolar nafaka alıyor. Bu ne demek bilemem ama para herkese yaramıyor, bazı yanlışları daha kolay yapabilir diye düşünüyorum.

Bu yasaklı madde konusuna değinmişken Fenerbahçe Kulüp Başkanı Sadettin Saran’dan mutlaka bahsetmem gerekiyor. Sadettin Başkan bana göre başarılı, çalışkan, dürüst bir iş adamı, ülkesini seven, gençlerin geleceğini düşünen biridir. Bu nedenle geçtiğimiz yıllarda şöyle bir konuşması hayli ses getirmişti. Saran şöyle diyordu:

“Geçenlerde lise ve üniversitelere giriş sınavı yapıldı ve maalesef eğitim durumumuz çok vahim. Güney Afrika’da bir üniversitenin kapısında şöyle bir yazı vardır: Bir milleti yok etmek için bombalara gerek yoktur, eğitim kalitesini düşürmek yeterlidir. Aileler bu gidişi görüyorlar, aslında çocukları için çaresizce kaliteli eğitim bulmaya çalışıyorlar. İmam Hatip Liselerinin sayısı artıyor ama öğrenci sayısı hiç artmıyor. Meslek liseleri, teknik liseler, fen liseleri hayli artmasına rağmen buralarda okullaşma azalıyor. Bir diğer tehlike, kız çocuklarının %6’dan fazla oranla azalıyor. Milli Eğitim acilen bilimi esas alan A’dan Z’ye derhal reform yapılmalı. İnanın o zaman ekonomiyi de düzeltiriz, uluslararası sorunları da.”

Saran doğru söylüyor ancak bu halledilecek bir konu değil. Neden derseniz, 10 yıldan bu yana daha yaz saati kış saati ayarlamasını yapmadılar. Çocuklar zifiri karanlıkta okula gidiyor. Kısacası Sadettin Saran’ın bu konuşması birilerini rahatsız etmiş olabilir mi, bilemedim.

Neyse, günahıyla sevabıyla bir yıl daha devrildi. Kısacası bir yaş daha aldık. 2025 yılı nasıl geçti diye sormayın, iyi bir yıl değildi. Öncelikle çok fazla sevdiğimiz sanatçıları kaybettik. Mesela 2 Ocak 2025 Ferdi Tayfur, 8 Ocak Selim İleri, 13 Ocak Bedia Eren, 24 Ocak Deniz Arman, 15 Şubat Kahtalı Mıçe, 18 Şubat Muhammed Emin Gümüşkaya, 2 Mart Edip Akbayram, 16 Mart Şinasi Yurtsever, 17 Mart Tanyeli, 20 Mart Osman Sınav, 21 Mart Filiz Akın, 31 Mart Volkan Konak, 3 Mayıs Sırrı Süreyya Önder, 13 Mayıs Balık Ayhan, 26 Mayıs İlhan Şeşen, 26 Eylül Güllü, 1 Kasım Engin Çağlar, 3 Kasım Ahmet Gülhan, 12 Kasım Muazzez Abacı’yı kaybettik. Allah rahmet eylesin.

Kalın sağlıcakla.