Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Deprem döneminin belediye başkanı o günleri anlattı

17 AĞUSTOS 1999 YILINDA YAŞANAN GÖLCÜK DEPREMİ’NDE İZMİT BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI SEFA SİRMEN “DEPREM YÖNETMELİĞİNE UYGUN YAPILAN HİÇBİR BİNA YIKILMAZ. HATAY’I, MALATYA’YI, MARAŞ’I GÖRÜNCE BİZ O DÖNEM DEVRİM YAPMIŞIZ” DEDİ

17 AĞUSTOS 1999 YILINDA

17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nde İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sefa Sirmen, deprem yönetmeliğine uygun yapılan binaların yıkılmadığını belirtti. Sirmen, “Benim dönemimde yapılan hiçbir bina hasar almadı” dedi.

Deprem döneminde İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sefa Sirmen, şehir olarak yaşadıklarını, deprem sonrasına yapılan çalışmaları, krizleri ve yönetimsel hataları İHA Muhabirine anlattı. İlk olarak depreme nasıl yakalandığını ve kriz anlarını paylaşan Sirmen, “Deprem gecesi saat bir gibi Hacı Bektaş-i Veli törenlerine katıldığım Nevşehir’den gelmiştim. Genel başkanımız Altan Öymen ’kal’ diye ısrar etmişti ama dönmüştüm. Deprem anında uykuya dalmamıştım. Çok büyük bir felaketti. Hanımla birbirimize sarılıp depremin durmasını bekledik. Sonra alt kata indik ve bahçeye çıktık, çocuklar da iyi. Şoförüme ulaşamadım. Yeğenimin arabasıyla belediyeye gittim. Baktık, bina yerinde duruyor ama gidene kadar yolun sağında ve solunda binalar kibrit kutusu gibi çökmüş” dedi.

“Tabloyu gün doğarken gördük”

Sefa Sirmen sözlerine şöyle sürdürdü:

“Vali konağına gittik, kolordu komutanı da orda. Telefonlar kitlenmiş, kullanılamıyor. Halk sokaklarda. Jandarma genel komutanı Rasim Bedir Paşa bize 3 helikopter gönderdi. Vali, kolordu komutanı ve ben helikoptere bindik; deprem bölgesinde duruma havadan baktık. Tabloyu gün doğarken gördük. Daha içerlere girdikçe felaketin daha da büyük olduğunu gördük. Özellikle Gölcük, Değirmendere bölgesi en fazla hasar gören yerlerimizdi. Döndük, valilikte masa oluşturup çalışmalara başladık. 17 Ağustos 1999’ta hem Kocaeli için, hem Türkiye için iz bırakan, çok acı bir felaket yaşadık. Hem belediye başkanı, hem kulüp başkanı olarak çok sorumluluklarım vardı”

“İlk yardım Saddam Hüseyin’den Kocaeli Valiliği emrine 10 milyon dolar olarak geldi”

Depremden sonra aldıkları aksiyonları da anlatan Sirmen, “O dönem en önemli su ve doğalgaz için çözüm önemliydi. Bizim barajı İngilizler ve Japonlar yapmıştı. Çağırdık, 10 kişilik ekip geldi. Barajı, İZAYDAŞ çöp fabrikasını, kulüp binasını, tesisleri ve belediye binasını kontrol ettirdik. Herhangi sıkıntı olmadan oturulabileceğini öğrendik. Aynı gün suyu verdik. Doğalgazı verdik. İnsanların en önemli temel ihtiyaçlarını musluklardan karşılayabilir duruma geldiler. İzmit dışındaki bölgelerde bu imkan hiç olmadı. Çok önemliydi. Enkaz altında bir sürü yardım isteyenler vardı. Validen ziyade bana gelip makine, araç gereç istiyorlardı. Bizim itfaiyemiz canla başla, tarihe geçecek hizmet verdi. Her tarafa cevap vermeye çalıştık. Uyku diye bir şey yoktu. Gece gündüz ayaktaydık. O zaman Bolu, Düzce, Adapazarı, Yalova, Kocaeli içinde en hızlı hayatın başladığı yer İzmit’ti. Hatta Sakarya’dan aileler gelip bizim bölgemizdeki çadır kentlere ve prefabriklere yerleşmeye başladılar. Herkese hizmet etmeye çalıştık. Alışveriş merkezleri hemen faaliyete geçti. Uluslararası fuar merkezimizi bütün bölgenin ihtiyaçlarını karşılayacak yardım toplama ve dağıtım merkezi yaptık. Birçok sorunu belediyemizin imkanlarıyla çözdük. Çok yardım da geldi. İlk yardım Saddam Hüseyin’den Kocaeli Valiliği emrine 10 milyon dolar olarak geldi. Sonra Bill Clinton geldi. O, Dünya Bankası’nı seferber etti, kalıcı konutlar yapımına hızla başlandı. Yaraları çabuk sarmışız. Tabii Kocaelispor çok etkili oldu. Halkın psikolojisini düzeltmesinde çok katkısı oldu. O zaman o imkanı oluşturan futbolcularımıza, taraftarımıza, herkese çok teşekkür ediyorum. Bize çok destek verdiler. O günleri hatırlamak bile insana ağır geliyor. Çok kayıp verdik. Allah bir daha göstermesin” ifadelerini kullandı.

“Bizim dönemimizde yapılan hiçbir bina hasar almadı”

Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğunu hatırlatan Sirmen, “Her 15-20 senede bir böyle büyük felaketler olabiliyor. 1967 Adapazarı merkezli depremi de yaşadım. O zaman da birçok bina yıkıldı ama 17 Ağustos’taki gibi olmadı. Çok enteresandır; 1989’da belediye başkanı seçildiğim zaman ilk meclis kararımız; inşaat yapan vatandaşımıza ruhsat vermeden evvel önce projelerini mimarlar ve mühendisler odasına götürüp, inceletip onaylattırıp sonra bizden ruhsat talep etmesiydi. Ve gerçekten bizim dönemimizde yapılan hiçbir bina hasar almadı. Çünkü deprem yönetmeliği uyguladık. Belediye başkanlığı yaptığım sınırlarda çok fazla yıkım o yüzden olmadı. Deprem yönetmeliğinden önce yapılan binalar maalesef riskli binalar. Bugün Türkiye muhtemel İstanbul depremini konuşuyor. Tedbir almak lazım. Japonya’daki depremler bizden daha büyük ve hiçbir hasar yok. Neden? Yapılaşmayı ona göre yapmışlar. Çözümü var. Tedbir almak mümkün. Ama maalesef henüz bizde o gelişme olmadı” diye konuştu.

“Deprem yönetmeliğini uygulayan hiçbir inşaat yıkılmaz”

Sirmen, şöyle devam etti:

“Deprem yönetmeliğini uygulayan hiçbir inşaat yıkılmaz. Biz meclis kararı alıp yönetmeliği uyguladık. Yerine getirmeyen hiç kimse inşaat ruhsatı alamazdı, almadı. Yıkılan binalara baktığımız zaman 1999’dan sonra yapılan binaların yıkılmasına pek ihtimal vermiyorum. Deprem yönetmeliği uygulanmışsa 7,4 şiddetindeki depremle o binalar yıkılmaz. O kolon kesilmiş, binada değişiklikler yapılmışsa o binaları tutamazsın. O yüzden TOKİ’nin yaptığı tünel kalıp sistemi depreme karşı en önemli yapıdır. Ben belediye olarak evi olmayan vatandaşlar için 8-9 bin konut yaptım. Bir tanesi hasar almadı. Yapı önemli. Deprem yönetmeliğine göre yaptıysanız o yapı yıkılmaz. Hakikaten çok doğru projeler yapmışız. Mesela İZAYDAŞ çöp fabrikası. Türkiye’de tek. Zehirli atıkları, tehlikeli atıkları hepsini yakabilen bir tesis. Depremde bütün mikroplu şeylerin hepsi orada imha edildi. O kadar büyük hizmet gördük ki olamaz böyle bir şey. İkincisi; olimpik buz pateni yapmıştım. Belli bölgelerde cenazeler kepçeyle gömüldü ama bizim bölgemizde ağustos sıcağında cesetleri buz pateni sahasına uzattık. Yakınları, tanıyanlar gelip orada teşhis ettiler. Sonra İslami şartlara göre hazırlandı ve defnedildi. Kimsesi çıkmayanları da fotoğraflayarak belirli yerlere defnettik. Tabii ki su hayattır. Diğer deprem bölgelerinde görüyoruz; su akmadığı zaman ne büyük sıkıntı var. Bizde su sorun olmadı. Yuvacık Barajı hem içilebilir nitelikte suyu anında akıttık. Doğalgazı kesintisiz verdik. Tek bir doğalgaz patlaması olmadı. Yaptığımız projelerin hepsi depremde imdadımıza yetişti. Kocaelispor da bunları sosyolojik olarak tamamladı. Şanslıydık çünkü bu projeler gerçekleşmişti”

“O dönem kaynaklar çok hoyratça kullanıldı”

O dönemde gördüğü yanlışları da dile getiren eski başkan Sefa Sirmen, “Yanlış gördüğüm şeyler oldu. Özellikle o zamanki koalisyon hükümeti çok yanlı davrandı. Yeniden yapılanmada çok hoyratça kaynakları kullandı. Gereksiz harcamalar yapıldı. Bana göre onlar yanlıştı. Çünkü bağış yapan insanlar depremzedelere katkıları olsun diye yaptı. Bütün vatandaşlardan deprem vergisi kesildi, bir tek lirası deprem bölgesine harcanmadı. Bunlar hep yanlıştı. Maalesef Türkiye’de yönetimler bazı şeyleri hesap etmeden yapıyor. Halbuki böyle acı bir günde, böyle felaket yaşanmış bölgede herkes fedakarlık yapmak zorunda. Hele hele onların haklarını gelişigüzel harcamak da insanlığa yakışmaz. Çok seslendirdik ama sesimiz yetmedi” dedi.