Bu hafta fazla derine inmeden yazmak istiyorum. Zira önümüz kış, sorunlar, masraflar dağ gibi büyüyecek. Malum, okullar da açıldı. İçinizi karartmak istemiyorum. Umarım her şey çok güzel olur diye düşünsemde olmayacak. Cumhurbaşkanımız ABD diyor, ortağı TRÇ diyor. Bir an önce kendi aralarında anlaşsalar da bizi de rahatlatsalar. Bu ülke her ikisinden de çok çekti. Altmışlarda gençler üniversitelerin önlerinde birbirlerine giriyorlardı. 6. Filo defol diyenlere karşı tarafın haykırışı “Komünistler Moskova’ya” diye bağırıyorlardı. Şimdi ne enteresan, bağıran yok, kavga eden yok. Yok dediysek her şey süt liman değil tabii ki. Örneğin üniversite öğrencileri yurtlarda yemekler hem kötü hem pahalı diyor, internet çekmiyor, ders çalışamıyoruz diyor, sıcak sularımız akmıyor, yıkanamıyoruz diyor. Keşke eskiden de böyle sorunlar olsaydı da terörden korktuğu için okuyamayan gençlerimiz okusaydı.
Kısacası artık gençler değil liderler ABD veya TRÇ diyor. Bana sorarsanız bu oyunu ABD kazanacak. Amerika’dan yeni dönen Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan, Donald Trump’la hayli uzun bir görüşme yaptı. Görüşme dediğime bakmayın, bazı sözleşmeler yaptı. Bunlardan çok önemlisi 43 milyar dolarlık doğalgaz anlaşması imzalandı. Bundan sonra petrolümüzü, doğalgazımızı ABD’den alacağız. Bizim için hiç fark etmez, kimden alırlarsa alsınlar. Vatandaş yakar, parasını verir. Ucuz veya pahalı, zaten bir şey soramıyorsun. Bu nedenle fark etmez dedim. Asıl olan biz doğalgazı Amerika’dan alacağız da, peki Rusya kızmaz mı? “Arkadaş ben sana bedava gaz verdim, seçim kazandırdım, açın pencereleri, yakın kombileri” diye bas bas bağırdılar ve seçimi öyle kazandın derse, o zaman ne olur? Karadeniz gazı hayal oldu. Uzmanların görüşü ise “Gazını nereden alırsan al, ortada imzalanmış bir sözleşme var. Gaz almasan da parasını ödersin.” O zaman ısınmayacağız, gerçekten yanacağız. Allah yardımcımız olsun demekten başka ne yaparız? Eylem yapamayız, yasak. Şikayet etsek kimi kime şikayet ederiz bilmiyorum.
Örneğin şikayet etmem gereken biri var, geçmiş dönem Başbakanı Sn. Davutoğlu. Durup dururken neden şikayet etmiyorum? Bakın nedenini anlatayım. Seçimlere kısa bir süre vardı. Davutoğlu Başbakan, bir televizyon programında “Yerli yolcu uçağımız yolda” diye bir açıklama yapmıştı. “2002’de ilk adımı attık ve çalışıyoruz. 2019 yılında göklerde Türk bayrağıyla kendi uçağımızla yolcu taşıyacağız” demişti ve yerli uçağı şöyle tanıttı: İki tip uçak yapıyoruz, TRJ 328 ve TRJ 628. Bu uçaklarımızdan TRJ 328 olanı 32, 628 olanı ise 70 yolcu kapasiteli olacak. İlk etapta 50 uçak üreteceğiz ve ardından tüm dünyaya satacağız. Bunlara sadece yolcu uçağı gözüyle bakılmasın. Ambulans, askeri malzeme taşıması da yapabilecek. “Türkiye silah alan, tren alan, uçak alan bir ülke değil, ileri teknoloji üreten bir ülke oldu” demişti. İşte bu nedenle şikayet etmek istiyorum. Bırakın yüksek teknolojiyi, ödediğimiz ücretin yarısı kadar internet hizmeti alamıyoruz. Bırakalım şakayı, gerçekten uğraş versek, bilime değer versek bunları yapabiliriz. Amerika’nın tedavülden kaldırıp hangarlara çektiği Boeing uçakları için pazarlık yapmazdık.
Yazımın başlığında “fazla derine inmeden” dedim ama kaptırdım kendimi, galiba derinlere indim. Neyse, son günlerde sosyal medyada hayli fazla dolaşan bir laf var, çok hoşuma gitti, sizlerle paylaşmak istedim. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu için söylüyorlar: “Kemal Bey boşanmayı kabul etmeyen sorunlu kocalar gibi. Aşk bitmiş, sevgi bitmiş, saygı zaten kalmamış. Hayır diyor, illa benim olacaksın.” Bunu Sn. Gürsel Tekin için de söyleyebiliriz: “Ya toprağın olacaksın ya da benim.” Neyse, herkes yaptığı hatanın cezasını kendi çeker.
Geçen hafta eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı biraz fazlaya eleştirdiğimi zannediyordum ve hayli üzülmüştüm. Biraz araştırdım. Bu haftaki yazımda ufaktan bir af dilemeyi bile düşünmedim değil. Araştırmayı yaptıkça az bile yazmışım. Sn. Erbaş görev süresince 42 ülkeye 100’den fazla ziyarete gitmiş, dünyanın çevresini yedi kez dolaşmış. Ancak yanı başındaki Anıtkabir’e hiç gitmemiş. Oysa o Anıtkabir’de yatanın sayesinde hacca giderken yanında özel ütücünü götürdün ve dünyanın çevresinde yedi defa dolaştın.
Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR