Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Gülten İmren

HAYAT SİLGİSİ

Bu, öğrencilerimize günümüzde okutulan dersin adı. Oysa bizim kuşak okulda “Hayat Bilgisi” dersi okuyarak yetişmiş bir kuşak. Bizim öğrendiklerimizi şimdi öğretmiyorlar. Biz Hayat Bilgisi okuyarak doğayı, bitkiyi, sosyal bilimleri, fizik, biyoloji ve sağlık öğrendik. Şimdi nerede bu dersler? Hadi tümünü değil, sadece bir ders… Hayat Bilgisi nerede? Yok!

İşte bu nedenle hayatı bilmeyenlerin karşısına Zeytin Yasasını çıkartıyorlar ve kavga-dövüş komisyondan geçiriyorlar. Üç-beş köylü ve muhalefetin dışında partili-partisiz kimseden ses yok. Hayatımız ikinci kez yok edilmeye çalışılıyor.

“İkinci kez” derken konuya açıklık getireyim: İlk olarak yok edilmek istenmemiz İkinci Dünya Savaşı’na dayanıyor. 2. Dünya Savaşı sonrası Amerika bir yardım paketi hazırlar; adı da Marshall Planı’dır. 1947’de önerilen bu paket 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe girer ve bu yardımı alan 16 ülkenin içinde Türkiye de vardır.

Yardımlar öyle havadan gelen bir şey değil tabii ki. Amerika dünyanın en büyük mısır üreticisi, elinde hayli birikmiş mısırları tüketmek zorunda. Hemen yardım adı altına işe koyulur. Önce ülkemizden başlayarak “mısır özü yağı almamız koşuluyla yardım vereceklerini” söyler ve Türkiye ilk margarin fabrikasını kurar.

Amerika ülkedeki zeytinleri sökmeye başlar, kalanların zeytin yağlarını Amerika alır ve yerine margarin verir. Bir de söylenti yayar piyasaya: “Zeytin yağı kanser yapıyor” diye. Ardından bir de türkü siparişi verir: “Zeytin yağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman, senin gibi cahile ben efendim diyemem aman…” diye devam edip gidiyor.

İşte ilk yok edilme olayımız buydu. Başaramadılar kimin sayesinde? Tabii ki Hayat Bilgisi! Hayat Bilgisi’ni müfredattan kaldıranlar tekrar deniyorlar.

11 kez çıkartılan Zeytin Yasası’nın ülke geleceğini yok etmeye yönelik olduğuna inananlardan biriyim. Bir zamanlar Amerika’nın yapmak isteyip başaramadığını maden şirketleri deniyorlar. Gözleri paradan başka bir şey görmeyen bu şirket yöneticilerine Hayat Bilgisi dersini öneriyorum. “Kesmeyeceğiz, taşıyacağız” diyen ve “biz yeşili severiz” diyenlerin hepsi sadece doların yeşilini sevenlerdir.

Bilmeyen madenciler için anlatmak isterim: Zeytin ağacının yerini değiştirmek ve taşımakla ilgili bakın dünyada neler olmuş.

İşte Felaket: Zeytin Ağacı Taşıma ve Geri Dönüşü Olmayan Hatalar

Köklerinden koparılan zeytin ağacı, ruhunu kaybetmiş bir anıttan başka bir şey değildir. Bakın dünyada neler olmuş:

İspanya: Andalucía’da otoyolun genişletilme çalışmalarında 2016 yılında 1.200+ asırlık zeytin ağacı sökülerek taşındı. Sonuç: %58 ölüm. Nakliye sonrası iki yıl geçti, yarısı kurudu. Cordoba Üniversitesi profesörlerinin doğrultusunda kök çürümesi, 5 yıllık ürün kaybı, çiftçilerin kaybının %20’si zor karşılandı.

Yunanistan: Böyle bir felaket yaşadı, bir de onlara bakalım. Kalamata’da 2019 yılında altın madeni için 350+ Koroneiki zeytin ağacı (dünyaca ünlü Kalamata zeytini) taşındı. Sonuç: Kalitesinde çöküş, hayatta kalanlarda %50 verim düşüklüğü, yağında acılaşma oldu. Sonuç olarak Atina Tarım Enstitüsü: Genetik miras kaybı, 300 yıllık klonal ağaçların genetik çeşitliliği yok oldu.

Peki hepsi bu kadar mı? Değil tabii. 2018 yılında da İtalya böyle bir facia yaşamış, bakın neler olmuş: Ağaçlarda beliren bir salgın nedeniyle hastalıklı ağaçların sökülerek başka bir bölgeye dikilmesi kararı alındı. 20.000 zeytin sökülerek başka bölgelere taşındı.

Sonuçları: Biyolojik kıyım! Taşınan ağaçların %70’i 3 yıl içinde öldü. Hastalığın yayılması: Nakil sırasında enfekte aletlerle sağlıklı bölgelere bakteri taşındı ve UNESCO uyarısı: Puglia’nın antik zeytinlikleri Dünya Mirası adaylığı iptal edildi.

Şimdi maden sahası meraklılarına ve paradan başka hiç ama hiç bir şey düşünmeyenlere söylemek isterim: Zeytin ağacı taşıması neden ölümcüldür?

  1. Kök mikrobiyomu yok olur: Kökler topraktaki 100+ faydalı mantar türüyle simbiyoz yaşar, taşınmada bu yaşam ağı parçalanır.
  2. Hidrolik şok: Yetişkin ağaçların kökleri doğal su kaynaklarına adaptedir, yeni alanlarda sulama bile doku çürümesini engelleyemez.
  3. Epigenetik hafıza kaybı: Bin yıllık ağaçlar bulundukları coğrafyanın iklim hafızasını taşır, yer değişimi bu hafızayı sıfırlar.

Keşke zeytinleri taşıyalım, maden arayalım diyenlerin hafızalarını da sıfırlama imkânı olsa da kurtulsak…

Ülkenin yangın yerine döndüğünü herkes gibi ben de biliyorum. İktidar tarafından karıştırılmak ve parçalanmak istenen bir CHP meselesi, her gün onlarca yerde çıkan yangınlar, ciğerlerimizin yanması, emeklilere verilecek Temmuz zammı nedeniyle “enflasyonu nasıl düşük gösteririz” telaşı, açlık sınırı, yoksulluk sınırı, geçim sıkıntısı… Bunların hepsini biliyorum. Ancak torunlarımızın ve ülkemizin geleceği zeytinlerimiz benim için daha önem arz etti bu hafta. Zeytini ele aldım.

Ne de olsa HAYAT BİLGİSİ OKUDUK.

Kalın sağlıcakla…

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER