Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Kadının soyadı da yok”

KADININ, ERKEK EŞİN SOYADINI KULLANMA ZORUNLULUĞUNU İÇEREN MEDENİ KANUN’UN 187. MADDESİ ANAYASA MAHKEMESİ AYM’NİN 22.02.2023 TARİH VE 2023 / 38 SAYILI KARARIYLA GEÇEN YIL İPTAL EDİLMİŞTİ. BU KARAR DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞÜ GİRMEK ÜZERE 20.04.2023 TARİHİNDE RESMÎ GAZETE’DE YAYINLANMIŞTI. ANCAK HALA YENİ BİR YASAL BİR DÜZENLEME YAPILMADIĞI İÇİN EVLENEN KADININ KENDİ SOYADINI KULLANMA HAKKI KONUSUNDA YASAL BOŞLUK OLUŞTU. HUKUKÇULAR ACİLEN, TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLKESİ ÇERÇEVESİNDE YENİ BİR DÜZENLEME YAPILMASINI İSTİYOR.

KADININ, ERKEK EŞİN SOYADINI

Kadının, erkek eşin soyadını kullanma zorunluluğunu içeren Medeni Kanun’un 187. maddesi Anayasa Mahkemesi AYM’nin 22.02.2023 tarih ve 2023 / 38 sayılı kararıyla geçen yıl iptal edilmişti. Bu karar dokuz ay sonra yürürlüğü girmek üzere 20.04.2023 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanmıştı. Ancak hala yeni bir yasal bir düzenleme yapılmadığı için evlenen kadının kendi soyadını kullanma hakkı konusunda yasal boşluk oluştu. Hukukçular acilen, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi çerçevesinde yeni bir düzenleme yapılmasını istiyor.

Soyadı kullanımı, anayasamızda mutlak ve vazgeçilmez bir kişilik hakkı olarak kabul ediliyor. Bu konuda kadınlar 30 yıldır hak mücadelesi veriyor. Anayasa Mahkemesi Medeni Kanun’un 187. maddesini iptal ederek, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelen bir dönüşümü sağlayacak önemli bir adım atmıştı. Ancak AYM’nin verdiği 9 aylık süre 28 Ocak 2024’te dolmasına rağmen yeni bir düzenleme yapılmadı. Evlenen kadının soyadı konusunda kaotik bir durum oluştu. Altınbaş Üniversitesinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında düzenlenen Evlenen Kadının Soyadı Serüveni isimli Hukuk Söyleşisi’nde, oluşan bu yasal boşluğa dikkat çekilerek, en kısa zamanda eşitlik ilkesine dayanan bir düzenleme yapılması gerektiği vurgulandı.

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Medeni Hukuk Uzmanı ve aynı zamanda Aile Hukuku Derneği Başkanı olan Prof. Dr. Şükran Şıpka’nın moderatörlüğünde düzenlenen söyleşinin konukları Avukat Nazan Moroğlu ve Avukat Ayten Ünal idi. Kadın Hakları Uzmanı olan Av. Nazan Moroğlu, TÜBAKKOM ve diğer birçok sivil toplum örgütünün kurucu üyesi olup, aynı zamanda da MEF Üniversitesi’nde kadın hukuku dersi veriyor. İstanbul Barosu üyesi olan Av. Ayten Ünal ise soyadı konusunda AİHM’de dava kazanan ilk hukukçu olma özelliğini taşıyor.

“Kadının kimliği olan soyadı zorla değiştirilmemeli”

Prof. Dr. Şükran Şıpka, bunun bir kişilik hakkı olduğunu belirterek kadının soyadından vazgeçemeyeceğini dile getirdi. Şıpka’ya göre kadın, toplumda nasıl tanınmışsa evliliğinde de o kimlikle devamlılığı olmalı. Sadece evlenirken değil, boşanırken de istemesi halinde kocasının soyadından vazgeçmek zorunda olmamalı. Şıpka, “En doğrusu ve adili sosyal, akademik ya da iş hayatında kadın nasıl isim yapmışsa o şekilde devam edebilmesidir. Kadının kimliği olan soyadı, zorla değiştirilmemelidir” dedi.

Medeni Kanun’un 187. maddesinin iptali ne anlama geliyor?

Kadın erkek eşitliğinin bir demokrasi sorunu olduğunu vurgulayan Nazan Moroğlu, “Böyle bakılmadığı için ne meclis bugün bir açıklama yapıyor ne basında yer alıyor” dedi. 187. maddenin iptal edilmesiyle evlenecek kadın ve erkek evlilik sürecinde soyadlarını kullanmaya devam edebilecekti. Aynı zamanda halen evli olan ama sadece evlilik öncesi soyadını kullanmak isteyen kadınlar için artık dava açma zorunluğu kalkmış olacaktı. Nazan Moroğlu, “Ancak bugünkü uygulamalara bakıldığında ne nüfus müdürlükleri ne de evlendirme memurları bu konuda bilgileri olmadığını, talebi olan kadınlara bu konuda bir uygulama olmadığını söylüyorlar. Hiç iptal edilmemiş gibi. Oysa evlenme formlarının arkasında soyadı ile ilgili maddeler var. Evlenecek kadınlara okumalarını öneriyorum. İç işleri Bakanlığı da isterse bir genelge hazırlayarak bu karışıklığı rahatlıkla çözebilir” açıklamasını yaptı.

“Kadın 30 yıldır soyadını arıyor”

Avukat Ayten Ünal ise Türkiye’nin 1994 yılında AİHM’ ye bireysel başvuru yaparak kendi soyadını kullanma hakkı kazanan bir hukukçu. Hukuk literatürüne “Ünal Tekeli Davası” olarak giren bu davanın, konuya farkındalık oluşturmak için açılan pilot bir dava olduğunu iletti. Kadının 30 yıldır soyadını aradığını söyleyen Ayten Ünal, “1998 yılında 55 kadın örgütünün görüşüyle hem kadın hem de çocukların soyadı kullanımı için bir taslak oluşturduk. Evlilikte kadının soyadına müdahale edilmemesine dikkat çektik” dedi. “Toplum yapısına göre hareket edersek değişimi sağlayamayız” görüşünü dile getiren Ayten Ünal, “Yani evlilikte isteyen istediği soyadını kullanabilir. Eşler ortak bir soyadı kullanmaya zorlanamaz. Ama eğer ortak soyadı kullanmak istiyorlarsa bir kadın, erkeğin soyadını aldığı gibi bir erkek de kadının soyadını alabilmeli” dedi.

“Yeni düzenleme serbest seçim hakkı vermeli”

Kadın Hukuku uzmanı Avukat Nazan Moroğlu’na göre ise yasal boşluğu giderecek düzenleme kademeli, zamana ve zemine göre planlanmalı. Buna göre, “Eşlerden her biri, kendi evlilik öncesi soyadını kullanmak istediklerini veya hangi eşin soyadının ortak aile adı olarak seçileceğini evlendirme memuruna yazılı bildirebilirler. Aile adı kendi soyadı seçilmeyen eş, önceki soyadını aile adı önünde kullanabilir. Evlenme öncesi iki soyadı taşıyan eş, aile adı olarak yalnız bir soyadı alabilir veya eşinin soyadının önünde kullanabilir” şeklinde öneride bulundu. Düzenleme önerisini değerlendiren Moroğlu, “Bu şekilde eşler, sadece kendi evlilik öncesi soyadlarını taşımaya devam etme hakkına sahip olacak. Bu hakkı kullanmak istemeyen eşlere de evlenirken aile adı olarak eşlerden birinin soyadının seçilme hakkı verilecek. Böylece iki eşin de toplumsal yaşamda tanındığı soyadını evlenince de kullanmaya devam etmesi açısından eşler eşit haklara sahip olabilecekler” dedi.