Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Gülten İmren
Gülten İmren

KAPAT GİTSİN

Kapat gitsin, hiçbir şey olmaz. Kapat, kapat… Neden bahsettiğimi merak ettiniz, değil mi? Hemen anlatayım.

Geçen haftaki yazımda Yahudilerin Akhisar Kayalıoğlu köyünde kurdukları Or Yahuda tarım okulundan bahsetmiştim. Adamlar 1870’li yıllarda Türkiye’ye gelip tarım kolonisi kuruyor, fakir ve kimsesiz Yahudi çocuklarını yatılı okutup meslek sahibi yapıyorlar. Merak ettiğim için bir de bizdeki tarım çalışmalarını inceleyip araştırmak istedim. Keşke araştırmasaydım diyebilirim. Yemin ederim ağlamaklı oldum.

Manisa Saruhanlı’da bulunan Beydere Yatılı Ziraat Okulu kapatılmış. Söke Yatılı Ziraat Okulu kapatılmış. En önemlisi İstanbul Halkalı Yatılı Ziraat Okulu kapatılmış ve birilerine peşkeş çekilmiş. Türkiye’de birçok ziraat okulu kapatılmış. Bunlardan bize en yakın olanı Manisa Beydere Yatılı Ziraat Okulu.

5 bin dönüm arazi üzerine kurulu pamuk deneme ve üretme istasyonu müdürlüğü faaliyet gösteriyormuş. Parasız yatılı olan bu okul, öğrencilerini 18 yaşına geldiğinde ziraat teknisyeni olarak mezun ediyordu. Okulun mandırasında imal edilen yoğurtlar Manisa’da satış büroları önünde uzun kuyruklar oluşturuyordu ve yoğurtlar kapışılıyordu. Bu okulu kapattılar. Şimdi ise okul Beydere Tohum Sertifikasyon Test Müdürlüğü olarak hizmet veriyor. Yeşillik ve çam ağaçlarıyla bezenen okula yazın piknikçiler gelip eğleniyor.

Beydere’den sonra sırada Söke var. Hayırsever Abdullah Faruk Azbozdar tarafından ziraat meslek okulu yapılma şartıyla 613 dönüm bir arazi okul yapılmak üzere Tarım Bakanlığı’na bağışlanmış ve 1970 yılında Söke Tarım Lisesi açılmış. 1974 yılında Makinist Ortaokulu’na dönüştürülmüş. 1977 yılında ne olduysa okul yeniden Ziraat Meslek Lisesi’ne dönüştürülmüş. 1981 yılında Türk-Alman teknik iş birliği ile Türkiye’nin ilk ve tek Ziraat Teknik Lisesi olarak tarımsal mekanizasyon başta olmak üzere parasız yatılı tarımsal eğitime son mezunlarını verdiği 2008 yılına kadar devam etmiş olan okul, şimdi Söke Zirai Üretim Tarımsal Yayım ve Hizmet İçi Eğitim Müdürlüğü olarak hizmet veriyor.

Tarımda içimizi acıtan son okul ise İstanbul Halkalı Ziraat Mektebi. 19. yüzyılın sonlarında kurulan mektep, 1928 yılında İstanbul Halkalı’da Ziraat Mekteb-i Alisi adıyla kurulur. Bursa ve Selanik’te kurulan ziraat mekteplerinde öğrenim görenler için bir üst öğrenim kurumu işlevini gördü. 1930’da orta dereceli meslek okulu halini alan okul, 2001-2002 öğretim yılında Zirai Üretim İşletmesi ve Peyzaj Meslek Lisesi adı verildi. 2005 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla okul kapatıldı.

Daha sonra okul ne oldu diye merak edenler için yazıyorum: 357.200 dekar arazisiyle okul İlim Yayma Cemiyeti’ne tahsis edildi. Peki sonuç? İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’ne verildi. İlim Yayma Cemiyeti mütevelli heyetinde kimler vardı? Sn. Cumhurbaşkanımız RTE, Ahmet Davutoğlu, rahmetli Kemal Unakıtan, rahmetli Kadir Topbaş, rahmetli Korkut Özal… Aklıma gelmeyen daha bir çok kişi.

Şimdi soruyoruz: Tarım olmasa hepimiz açız, aç. O zaman neden bu kadar oynuyorsunuz tarımla? 13 Nisan’da yaşanan zirai don olayında sadece Bigadiç ilçesi için 18 milyon zarar tespit edildi. Parası ödediniz, bu kadar az bir parayı bile 7 ayda ödeyebiliyorsanız tarımdan ne istiyorsunuz? Çiftçi yaptığını bilimsel yapsa kime zararı olur?

Sadece tarım okulları değil, yurdun dört bir yanında parasız yatılı okullar vardı. Kaçımız biliyoruz bu okullar nereye gitti? Bu sorumu tüm siyasilere yöneltiyorum, lütfen yanıt verin. Devlet parasız yatılı okulları ne oldu?

Bunun üzerine bir şey sormak istiyorum size. Alakasız gelebilir, ancak ben tüm vekillere sormak istiyorum: Aldığınız milletvekili maaşı kaç asgari ücrete denk geliyor? Mutlaka bilirsiniz, tam 14 asgari ücrete denk geliyor. Helal hoş olsun, gözü olanın gözü çıksın da…

Bakın bazı ülkelerde vekil maaşları nasıl: Fransa, Hollanda, Belçika, İsveç: 3 asgari ücret. İngiltere, İspanya, Yunanistan: 4 asgari ücret. Hal böyle olunca kimileri koltuğu sağlama almak zorunda kalıyor. Siz anladınız.

Köşe yazımın sonlarına gelirken ben de modaya uymak istedim. Şu Kıbrıs seçimlerine değinmeden olmaz. Sıkılmadınız umarım, zira tüm televizyonlar Kıbrıs seçimlerinden bahsediyor. Ancak ben olayı başka pencereden seyrettim.

Bakın Kıbrıslı meslektaşımız Cenk Mutluyakalı ne anlatıyor: “Ersin Tatar neden kaybetti? 5 yıl Kıbrıs’ta hiçbir resmi müzakere yapılmadı. Kara para ve tetikçiler türedi. Korku üzerine siyaset yaptılar. Gençlerimiz sürekli göç ediyor. Seçim çalışmaları popçularla topçularla olmaz. Sayın Soylu ve Hulusi Akar çok etkisiz kaldı. Türkiye anketçileri hayli yanıldı ve seçimi kaybetti” dedi.

Oysa Ersin Tatar’ın seçimi kazanması için Cübbeli Ahmet bile dualar okumuştu. Bakın Cübbeli neler demiş: “Ersin Tatar Beyefendi’nin bu seçimleri kazanmasını nasip eyle ya Rabbi. Milletin kalplerini, gönüllerini ona çevir ya Rabbi. İleride dönecek belaların, felaketlerin Kıbrıs’taki seçmenlere öğret ya Rabbi. Onların doğru seçim yapabilmeleri için doğru gereken bilgiyi onlara ulaştır ya Rabbi. Bu işin sonucunda Allah muhafaza oranın kaybedilmesi, orada Rumlarla anlaşılma numarası altında tamamen Kıbrıs’ın kaybedilmesi tehlikesinden kurtar ya Rabbi. Vatan hainlerini buradan da oradan da harap eyle ya Rabbi. Vatanına, milletine hainlik niyeti olanlara, gavurlarla kapalı kapılar ardında anlaşanlara fırsat verme ya Rabbi.”

Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER