Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Minik eller Azerbaycan’daki kardeşlerine duydukları sevgilerini satırlara döktü

SINIF ÖĞRETMENİ SEDA GÖKMEN

SINIF ÖĞRETMENİ SEDA GÖKMEN

Eskişehir’de sınıf öğretmenliği yapan Seda Gökmen, öğrencilerinin Azerbaycan’la alakalı yazdığı mektupları ünlü ’Met’ helvası ile birlikte kardeş ülkedeki öğrencilere gönderdi. Minik öğrencilerin, ‘Kardeş ülkeye’ duyduğu sevgiyi kaleme aldığı mektupları okuyan Azerbaycanlı öğrencilerin mutluluk anlarını yansıtan görüntüler sosyal medyada büyük ilgi gördü.

Avukat Mail Büyükerman İlkokulu’nda sınıf öğretmenliği yapan Seda Gökmen, 2’nci sınıf öğrencilerine Türkçe dersinde imla ve yazım kurallarını pekiştirmek için mektup yazmalarını istedi. Mektupların Azerbaycan’a gideceğini söyleyen Gökmen, daha önce öğrencilerine kardeş ülkenin kültürü hakkında bilgiler verdi. Bu bilgiler ışığında önce öğrencilerin kendilerini, daha sonra Azerbaycan ile alakalı duygu ve düşüncelerini yazmalarını istedi. Toplamda 33 adet yazılan mektuplarda öğrenciler Azerbaycan’a ne kadar çok merak ettiklerini ve orayı ne kadar kendilerine yakın gördüklerini kaleme aldı. Toplanan mektuplar, içeresinde Eskişehir’in meşhur Met Helvası ve diğer hediyelerin bulunduğu bir koliye koyarak Azerbaycan’da kendisi gibi öğretmenlik yapan Gunel Ekber’e gönderdi. Sınıfta öğrencilerinde bulunduğu anda koliyi açan Gunel Ekber, o anların videosunu çekti. Sosyal medyada viral olan videoda öğrenciler, Türkiye’den kendi adlarına özel gelen mektupları görünce sevinç çığlık atmaya başladılar. Akranlarından gelen mektupları büyük bir heyecanla okuyan Azerbaycanlı öğrenciler, cevap yazmak içinse kolları sıvadı. İki kardeş ülkenin öğrencileri birbirlerini ziyaret etmeyi hayal ettiklerini dile getirdi.

“Bu kardeşlik devam edeceğe benziyor”

Sınıf öğretmeni Seda Gökmen, Azerbaycan’a gönderilen mektupların hazırlanış aşamasıyla alakalı, “Türkçe dersi çerçevesindeki kazanımlardan bir tanesi tebrik kartı ve mektup yazma etkinliğiydi. Aynı zamanda hayat bilgisi dersi kazanımlarımızdan biri de komşularımızdı. Ben bu ikisini birleştirip daha önceden tanıştığım, takip ettiğim bir öğretmene mesaj atmak istedim ve bu kazanımları pekiştirebilmek için çocuklarımın doğru imla ve yazım kurallarını kullanabilmeleri, kendilerini doğru ifade edebilmelerini sağlamaları için de mektup yazmalarının uygun olduğunu düşündüm. Rica ettim, Sağ olsun kırmadı. Öğrenciden önce bir deneme yaptılar. Sonra bunların üzerinde düzenlemeler eklemeler ve tekrar temize çekmeler olduktan sonra bir ay içerisinde buradan kendilerine bir kargo hazırladık. Kargoyu hazırlarken de şehrimizi tanıtan küçük birkaç hediye ekledik, gönderdik. Karşılığında onların bir video çekeceğini ya da bunu bize bu şekilde aktaracağını düşünmemiştik. Biz sadece onların sevgilerini ve onların ilgilerine ortak olmak istemiştik ama beklediğimizin çok üstünde bir ilgi gördü. Öğretmen çocuklara önce kargoyu gösteriyor, Türkiye’den geldiğini söyleyince zaten çok mutlu oluyorlar. İzlediğim videoda çocukların Türkiye’ye karşı olan ilgisi ve sevgisi zaten net bir şekilde hissediliyor. Daha sonra öğretmen açınca o da beklemiyordu. Met helvasını görünce diyor ki; ‘Çocuklar bakın işte bize hediye gelmiş.’ Çocuklar met helvasını, mektupları gördüğündeki tepkiyi vermediler. Mektupları gördüğünde attıkları çığlıklar bizi aslında ne kadar çok sevdiklerini, bizimle biz kardeşimiz derken bunu sözle ya da dilden değil, ne kadar özlem hissettiğimizi gösterdi. Mektupları, her öğrenciye ismen yazdık burada. Her biri tek tek mektubunu aldı, açtı ve okudu. Anlamaya çalıştılar, dil farklılığını hissettiler. Zaten bizim amaçlarımızdan bir tanesi de buydu. Çocuklara dil zenginliklerini hissettirmekti. Okudular, öğretmenleri bazen destek oldu anlamalarına. Videonun sonunda da bir öğrencinin çok mutlu olduğuna dair bir kısım vardı ve biz çoğumuz ve mektuplarımızın sonunda onları buraya davet ettik. Dedik ki; ‘Lütfen işiniz güçlüğünde ya da yolunuz düştüğünde buraya gelin.’ Onlar da dediler ki; ‘Biz de onları davet edelim.’ Karşılığında bize mektup yazmayı çok istiyorlardı ama maalesef sene sonuna denk geldiği için bunu hemen yetiştiremeseler bile bu dostluk sürecek. Bu kardeşlik devam edeceğe benziyor” ifadelerini kullandı.

“Bu kardeşlik bağını çok net hissettiler”

Azerbaycan’daki öğrencilerin mektup ve hediyelerden dolayı oldukça mutlu olduğunu ve kardeş ülkeyi ziyaret etmek istediklerini ifade eden Seda Gökmen şöyle devam etti:

“Dün kendileriyle görüntülü görüşme yaptık. Size iki tarafın karşılıklı olan sevgisini keşke gösterebilseydim. Çığlıklarla herkes deliye döndü. Herkes mektup arkadaşını gördü, çok keyifliydi. Umut ediyorum ki öğrencilerim ve ben yüz yüze de kendileriyle tanışma fırsatı buluruz. Benim Azerbaycan’a karşı çok büyük bir sevgim ve ilgim olmasından dolayı belki böyle bir etkinliği bu ülkede, düzenlemeyi tercih etmiş olabilirim ama onların da bize karşı olan büyük sevgilerinin farkındayım. Öğrencilerim videoyu izledikten sonra dediler ki; ‘Videoda bir Türk bayrağı ve Azerbaycan bayrağı yan yana duruyordu.’ Neden Azerbaycan bayraklarının yanında Türk bayrak kullanırken, bizim de o bayrağı kullanmadığımızı sorguladılar. Bu kardeşlik bağını çok net hissettiler. Bilmeyen ya da farkında olmayan öğrencilerimiz bu aşamada benimle birlikte belki farkındalık oluşturdu. Gönlüm oraya her zaman bir bağla bağlıydı. Biz buradan oraya bir gönül köprüsü kurmak istedik ama sevgi seline dönünce aklımıza gelmemişti. Onlar inanın binlerce yorum var. İçinden birkaç tanesi bunun reklam kokan bir hareket olduğunu ya da işte göndere göndere sadece birkaç parça bir şey göndermeyeceğimi sordu ama öğretmenimize paketi açarken diğer hediyeleri zaten göstermesini ben de istemezdim. Kendisi de bu amaçla paylaşmamış. Çok da memnun oldum, çünkü amacının dışına çıkacaktı. Onun dışında işte bunun reklam olduğunu düşünen insanlar oldu. Biz böyle büyüyeceğini bir hayal etmedik. Şu manzarayı yaşayacağımızı düşünmemiştik. Reklam gibi bir şeye ihtiyacımız yoktu, kardeşlik bağının kurulması yeterliydi bizim için. Onlardan bir mektup gelecek. Dediğim gibi yetiştirebilirlerse şimdi bu dönem içerisinde gelecek ama yetiştiremezlerse bir sonraki sene için gelecek ama biz bu sene bu dönem içerisinde sanırım birbirimizden kopamayacağız. En kötü ihtimalle öğretmenimizle biz kendimiz görüşeceğiz ama sağ olsun sabah bana ulaşan ve yardımcı olmak istediğini söyleyen özel şirketler ya da sponsor olmak istediğini söyleyen insanlar vardır. Eğer onların da desteği olursa neden buradan oraya karşı çıkmayalım?”