Haklı olmanın asıl, hakkı ve haklıyı savunmanın ise görev olduğunu söyleyen Balıkesir İl Müftüsü Celal Sürgeç, İsrail-Filistin arasında başlayan savaşa dair sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Müftü Sürgeç yaptığı açıklamada; “Haklı olmak asıldır, hakkı ve haklıyı savunmak ise görevdir. Bunun yolu da her yönden güçlü olmaktır. Haklılar zayıfsa ne kendilerini ne de haklarını koruyabilirler. Başarının ilk şartı inanmak, güçlü bir irade ortaya koymak, sonra da bu iradeyi gerçekleştirmek için plan, proje ve maddi güç ve kuvvet hazırlamaktır. Güçsüzlük daima karşı tarafın iştahını kabartır. Başkalarına yem olmamak için her an caydırıcı güce sahip olmak gerekir. Cenab-ı Hak bu hususta bizleri uyarmış ve şöyle buyuruştur: “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın. Bununla Allah’ın düşmanı, sizin düşmanınız ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız, karşılığı size tam olarak ödenir. Size hiç bir haksızlık yapılmaz.” (Enfâl, 60)” ifadelerini kullandı.

“BÜTÜN İMKANLAR SEFERBER EDİLMELİDİR”

Müftü Sürgeç, “Kuvvet hazırlama işi; zaman, mekan ve şartlara göre değişir. Eskiden kılıç, kalkan, mızrakla yapılan harpler bugün modern silahlarla yapılmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.) yukarıdaki ayeti minberde okurken şöyle buyurmuştur. “Dikkat edin kuvvet atmaktır.” (Müslim, İmâre 167) önceleri atmaktan maksat ok atmaktı.Bugün ise günümüzün en modern harp teknolojisini kullanmaktır. Caydırıcı güç hazırlamak ilahi bir emirdir.Çok önemli bir ibadettir. Bu hazırlık basit bir hazırlık değil, güç yettiğince, imkanların son kertesine kadar yapılacak bir hazırlıktır. Bunun için bütün imkanlar seferber edilecek, gerekli ilmi ve teknik altyapı hazırlanacak, ekonomik güce sahip olunacak, hiç bir şey şans ve tesadüfe bırakılmayacak. Hz. Peygamber (s.a.v.), Hayber ve Taif’in fethinde mancınık kullanmış, harplerde her türlü o günkü teknolojiyi ihmal etmemiştir” dedi.

“ŞEHİRLERİMİZİ DE AİLEMİZİ DE KORUMALIYIZ”

Balıkesir İl Müftüsü Celal Sürgeç, “Rahmet ve barış dini olan İslam’da savaş arzu edilmemekle birlikte caydırıcı güce sahip olmak emredilmiştir. Zira bu güce sahip olmak barışın teminatıdır. Atalarımız ne güzel söylemiş: “İster isen sulhu salah, hazır ol cenge.” Hazırlıksız ve güçsüz olmak düşmanın iştah ve cesaretini artırır. Özellikle günümüz dünyasında caydırıcı güce sahip olmak elzemdir. Aksi halde ne övündüğümüz evlerimizi, isyerlerimizi, ne imar ettiğimiz şehirlerimizi ne de onurumuzu ve ailelerimizi koruyamayız. Günümüzde müslümanların emperyalist zalim güçler karşısındaki acıklı ve perişan hali güç/savunma hazırlamakla ilgili ilahi emri ihmal etmelerinden kaynaklanmaktadır. Müslümana yakışan her yönden güçlü olmaktır. Bu güç yıkmaya değil, yapmaya yöneliktir.İmhaya değil imara yöneliktir. Günümüzün güç sahipleri güçlerini yapmada değil yıkmada kullanmakta, hiç bir insani ve ahlaki ölçü tanımadan mazlumları ezmekte, ölüm, kan, göz yaşı, fakirlik ve sefalete yol açmaktadırlar. Onun için gücün zalimler elinde değil adiller elinde olması gerekir” ifadelerini kullandı. Hasan AKAR