OLSA DÜKKAN SENİN

Hani can dostun birinden bir şey istersin, o da ezile büzüle “olsa dükkan senin” der. Ya işte o duruma geldik. Adalet yok, eşitlik yok, iş yok, para yok, eğitim yok. Bunları istiyoruz istemesine de “olsa dükkan senin” diyorlar.

Daha geçen haftaki yazımda bahsetmiştim; kadına şiddet olayını tüm detaylarıyla yazmıştım. 3 yılda 1345 kadın cinayete kurban gitmiş. Daha 4 gün önce Türkiye’de milyonların kanını donduran bir olaya şahit olduk: Daha 22 yaşında gencecik bir kadın, birlikte olduğu kişi tarafından öldürülüyor ve genç kızın cesedini bir valize koyarak atılıyor. Bu cinayeti işleyen kişi mahkemede adalet isterse “olsa dükkan senin” demeli.

Yazmak istediğim o kadar çok konu olmasına rağmen, geçen hafta değindiğim konular zorunlu olarak karşıma çıkıyor. Örneğin iklim değişikliği yasasından bahsetmiştim. İşte o iklim değişikliğinin yapıldığı Bakü toplantısına Sayın Cumhurbaşkanımız kaç kişiyle katılmış? 1860 kişiyle Bakü’ye gitmişiz. Toplantının adı “Küresel Isınma ve Sera Gazı Salınımını Azaltma”. Bakü’ye 1860 kişiyle gidersek sera gazı azalmaz, bilakis tavan yapar. Bu toplantıya Almanya 270 kişiyle katılması dikkat çekerken, bize bu toplantının maliyeti ise 35 milyona mal oldu. Emekliye verilen kuş kadar zam şimdiden yok olurken, asgari ücretliye ara zam isteyince “olsa dükkan senin” diyorlar.

Başka ne diyorlar? Geri zekalıya anlatır gibi tane tane anlatıyorlar ama eksik anlatıyorlar. Bir de 2025-2026 eğitim öğretim yılına ait ilk, orta ve liselerde ücretsiz dağıtılacak kitapların basım işlerini de anlatsalar da anlasak… 61 derse ait kitaplar için 5 Haziran’da ihale düzenleniyor. Kitapları basacak 4 matbaaya forma (16 sayfa) başına 6.30 ile 6.60 TL arasında değişen ücretler ödenecek. Oysa piyasada bir formanın maliyetinin kar dahil yaklaşık 2 TL olduğu belirtiliyor. Yani bu basım işine yaklaşık 2 milyar 800 milyon fazla ödeme neden yapılıyor? Sayın Bakan bunu da geri zekalıya anlatır gibi tane tane bir anlatsa da biz de öğrensek… Diye sorsak alacağımız yanıt belli: “Olsa dükkan senin.”

Sayın Bakan, LGS soruları önceden verildi söylentilerine o kadar çok takılmayın. Bu olay ilk değil, son da olmayacak. Sizin iktidarınız bitince belki düzelir. Bakın:

• Yıl 1992: Anadolu Liselerine giriş sınavı sorularının bulunduğu kitapçığın satıldığı iddiaları araştırıldı ve sınavdan bir gün önce kitapçığın ele geçirildiği öğrenildi. Noter aracılığıyla tasdik edilerek ÖSYM tarafından sınav iptal edildi.
• Yıl 1999: ÖSS sınavı öncesi Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin Bağlarbaşı’ndaki kampüsünde soru kitapçığının bulunduğu çuvaldan iki kitapçık çalındı. Ardından sınav iptal edildi.
• Yıl 2009: Polis Meslek Yüksek Okulları öğrenci adaylığı sınavında soruların bazı dershanelerde öğrencilere deneme testi olarak çözdürüldüğü iddiası sınavın iptaline yol açtı. ÖSYM Başkanlığı yaptığı açıklamada özür diledi.
• Yıl 2010-2011: Yurt dışı yüksek öğretim diplomaları denkliği için seviye tespit sınavı 2. aşama sınavında ise 100 sorudan 75’inin bir önceki sınavda çıkmış olması nedeniyle iptal edildi.
• Yıl 2000-2013: FETÖ’nün analizi başlığıyla yayınlanan bir polis akademisi raporunda, 2000-2013 yılları arasında KPSS, ÖSS, ALES, Askeri Liseler, YDS sınavları gibi ÖSYM koordinatörlüğünde yapılan tüm sınavların sorularının Gülen örgütlenmesi tarafından çalındığı bildirilmiştir.

Buraya kadar tane tane yazdım ve sıkıldım. Hep eğitim, hep eğitim… Diploma olsa da olur, olmasa da giderim bir bankanın yönetim kurulu üyesi olurum, olur biter. Diploma şart değil aslında; ekonomi okumak gerekir. Nereden ne çıkacağı hiçbir zaman belli olmuyor.

Geçmişten günümüze kısa bir tur atarsak ülkemizin nereden nereye gelmiş olduğunu çok kolay anlarız: Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kuruldu. 79 yıllık zaman diliminde 779 milyar dolar vergi toplamış. 79 yılda harcadığı bu parayla yol yapmış, köprü yapmış, demiryolu yapmış, hastane, okul, havaalanı filan… 2002 yılında AK Parti hükümeti gelmiş. 2022’ye kadar topladığı vergi 4,5 trilyon dolar. Bir de 779 milyon dolara yapılan fabrikaları özelleştirmiş. Yetmemiş, bir de 550 milyar dolar faiz ödeyeceğiz.

Ricam şu ki: Sayın Şimşek gitmeye hazırlanıyor ya da ben öyle zannediyorum. Bize şu ekonomiyi tane tane anlatsa da bir anlasak… TÜİK denilen kuruluşun yaptığı araştırmaları yanlış dese de milyonların bedduası yerine hayır duasını alsa nasıl olur bilmem. Ancak gerçekleri söylese de söylemese de… Bakın, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) verilerine göre mahkemelerdeki icra iflas dosya sayısı 1 Temmuz 2025 itibariyle 23 milyon 845 bine yükselmiş. Ekonomiye yön verenlerde de bir şey kalmamış: “Olsa dükkan senin.”

Kalın sağlıcakla.