Doğaseverler, öncelikle Gelibolu’nun Tayfur Köyü’ne gittiler. Burada kısa bir süre hazırlık yaptıktan sonra 1354 yılında dikimi yapılan ve Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığı tarafından yaş tescili yapılarak anıt ağaç olarak korumaya alınan 669 yaşındaki çınar ağacı ziyaret eden yürüyüşçüler, daha sonra rotaya girerek yürüyüşü Karainebeyli Köyü’nde bitirdiler.
Yürüyüş etkinliği ile ilgili bir açıklama yapan SARDOS Dernek yetkilileri, düşüncelerini şöyle ifade ettiler:
DOĞASEVERLERDEN TASARRUF MESAJI
“İki hafta sonu Saros’un iki yakasına da ayak izlerimizi bıraktık. Çok keyifli ve bir o kadar da görsel yönden zengin rotada doğal güzelliklerin doyasıya tadına vardık. Sürekli Saros kıyısında zirve noktalarında devam eden rotada sağ yanımızda ege denizi, sol yanımızda Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı fotoğraflık görüntüler vermeyi ihmal etmedi. Yürüyüşü Karainebeyli Köyü’nde bitirmek de bizim için oldukça verimli oldu. Çünkü bu köy Karesi beyliğinden gelen Türkmenlerin yerleştiği ve tarihi değeri yüksek bir yerleşim yeri. Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa, Rumeli’ye geçiş hazırlıklarında Karesi bölgesinden oldukça büyük destek almıştı. Yeni fethedilen Rumeli topraklarını Türkleştirmek için de Anadolu’dan getirilen Türk nüfusunun arasında dağılan Karesi Beyliği efradı da yer alıyordu. Karainebeyli köyüne de Karesi bölgesinden gelen Türkmenler yerleştirilmişti. Karainebeyli Kara Nebi Türkmen beyine bağlı bölgesel bir yönetim olup ticaret açısından da cazibe merkeziydi. Büyük yel değirmenlerinin olduğu köy sanayi açısından da oldukça kıymetli olduğu söylenmektedir. Fakat ağır vergi yükünden dolayı işletimden kaldırılmış ve şu an harabe şeklinde olan değirmenlerin hala kalıntıları mevcuttur. Büyük bir mezarlığı olan köyde Osmanlıca yazılı çok miktarda mezar taşı mevcuttur. Köyde farklı amaçlarla kullanılmış, günümüzde de kahvehane olarak kullanılan 125 yıllık tarihi kahvehane dikkat çeken yapılardan birisidir. Muhteşem bir doğa yürüyüşü ve doğal güzelliklerin yanında etkinliğimizi tarihi ve kültürel bir gezi ile de taçlandırmış olduk. Birçok bölgede olduğu gibi bu bölgede de yer alan barajların kupkuru görüntüsü yüreğimizi sızlattı. Lütfen su kullanımına dikkat edelim, tasarruf etmeyi ihmal etmeyelim. Kuraklık bizi bekleyen en büyük tehlike ve çok yakın.”