Dillerden düşmeyen bu şarkı, 1968 yılında rahmetli Yaşar Güvenir tarafından yapılan bu güzel eser. Daha sonra beyaz perdeye aktarılmış ve gişe rekorları kırmış. Günümüzde ise bu şarkı tüm pazarlarda rekorlar kırıyor; zira pazara her gelen vatandaş, özellikle meyve tezgahlarına bakarak bu şarkıyı söylüyordur. İster inanın ister inanmayın, yaz geldi geçiyor; bir kez yarım kilo kiraz alıp tadına baktık, hepsi o kadar.
İncir üretimiyle övünürüz, ihracatta lideriz diye hava atarız; ancak pazarda 250 lira! “Hadi al bakalım!” Özellikle yaşı belirli bir noktaya gelmiş olan, yani bizler, sık sık doktora gittiğimizde çok güzel tavsiyeler alıyoruz. Ama onları yerine getirmenin mümkün olmadığını da bildikleri halde, doktorlarımız şu tavsiyelerinde ısrarcı oluyor: “Aman beslenmenize dikkat edin, zeytinyağı tüketin!” Oldu doktorcum; varsa tüketirsin, yoksa ne buluyorsan onunla yetineceksin.
Konu zeytinyağına gelmişken, biraz araştırdım. Balıkesir Körfez bölgesinde 14 milyon zeytin ağacı var. Bunların çoğu yağlık olmasına rağmen, sofralık zeytinimiz de hayli fazla. Ancak fiyatlara bir bakarsak: zeytin yağının litresi 350-400 TL, siyah zeytinin kilosu 250-300 TL.
Balıkesir’in ürünleri hakkında Valilik bir de kitap yayımlamış: “Balıkesir’in Sofrası”. Bu kitapta, bölgemizde yetişen ürünlerin değerleri ve miktarları verilmiş. Kitapta, Balıkesir’in kırmızı et üretiminde Türkiye üçüncüsü, beyaz et üretiminde ise Türkiye ikincisi olduğu, ihtiyacın %20’sini karşıladığı belirtiliyor. Çok daha önemli olan bal konusunda çok iyi bir noktada olduğumuz belirtiliyor; yıllık 1.700 ton üretim yapılıyormuş.
Konum olarak iki denize kıyısı olan bir şehirde yaşıyoruz ve sık sık balık yememiz gerekmesine rağmen, onu da uzaktan seyrediyoruz. Kırmızı eti kasap vitrinlerinde, meyveyi manav tezgahlarında seyrederek beslenmenin en iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Tüm bu yaşanması zor şartlar altındaki emeklilere hâlâ “kemer sıkın” diyenler var.
Tüm zor şartlara rağmen, ülkemizde yaşanan bazı çirkin olayların tüm vatandaşları etkilediğini zannediyorum. Sizlerle bazı konuları paylaşmak istedim.
Bakın, Hükümet yetkilileri defalarca tasarruf tedbirlerinden bahsederek tüm bürokratları tasarruf yapmaya çağırdı. Doğru mu doğru! Biz ete, meyveye uzaktan bakarken, Sosyal Politikalar Aile Bakanımız 2024 yılında bütçe görüşmelerine yerli ve milli aracımız TOGG ile gelmişti. Hani tüm bakanlar TOGG’a binecekti? Sayın Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, TOGG’dan pek hoşlanmamış olacak ki 32 milyonluk, koltuğu masaj yapan Mercedes almış. Güle güle kullansın! Kullansın da, ben de ayda bir kez pazarda arabamı doldurayım.
Bakın, tüm emekliler pazar arabalarını yarım getiriyorlar. Burada Sayın Bakan Mahinur hanımı suçlamıyorum ve “balık baştan kokar” diyorum. Anlayan anlasın! Tasarruf tedbirleri var olmasına rağmen, ülkemizde 131 bin makam aracı var. Almanya’da bu sayı 9.000, Fransa’da 8.000, İtalya’da 29 bin, Japonya’da 10.000. Tasarruf bunun neresinde?
Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR