Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Gülten İmren
Gülten İmren

SUDAN UCUZ

Başlığıma bakıp süt fiyatlarını eleştireceğimi zannetmeyin. Yazımın suyla, sütle hiç alakası yok. Sudan ucuz olan bu ülkede sadece ölüm. Bu gerçeği hepimizin bilmesi gerekiyor. Evet, bu ülkede ölüm sudan ucuz.

Almanya’dan tatile gel, yediğin yemekten zehirlen ve öl. Bir aile yok oldu.

Dil Ovasında bir fabrika. Çalışan yüzlerce kişi: kimi genç, kimi yaşlı, kimi de daha çocuk. Neden çocuk biliyor musunuz? Aldıkları ücret daha az diye çalıştırılıyordu. Ruhsatsız, sağlıksız ve hiçbir yangın önlemi olmayan bu iş yerinde yangın sonrası 7 kişi hayatını kaybetti. Aylar önce fabrika hakkında şikayette bulunulmuş, tedbir alınması söylenmiş. Hiç kimse oralı olmadığı gibi, denetime “yani geçiyorduk, uğradık” diye gelenlere de parfüm hediye edip “yine bekleriz” deyip göndermişler.

Gürcistan sınırında düşen kargo uçağımız 73 yaşında değil de daha genç, daha iyi bir uçak olsaydı, 20 vatan evladımıza ağlamayacaktık. Allah rahmet eylesin.

Dedik ya, ölüm sudan ucuz. 2025 yılının ilk 6 ayında erkekler tarafından 336 kadın öldürülmüş, 154 kadın da şüpheli bir şekilde ölü bulunmuş. En acısı ise evine bir lokma ekmek götürmek için işe diye çıkıp evine ölüsünün gelmesi, yani iş cinayetleri. 2025’in ilk yarısında 961 işçi iş kazası sonunda yaşama veda etmiş. En çok ölümlü kazanın yaşandığı il İstanbul olurken, şehrimizde 5 ölümlü iş kazası meydana gelmiş.

Bu ölümler ne ilk ne de son olacak. Yılardır devam eden ve hiçbir önlem alınmayan iş kazaları, Avrupa’nın bizi kıskanmasına rağmen devam edecek. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Sadece ölümlü iş kazaları değil tabi, bazı siyasilerin faaliyetleri de devam edecek, tıpkı dün olduğu gibi.

Peki dün ne olmuştu, bir bakalım: Eski Kızılay Başkanı depremde çadır sattı. Eski Ticaret Bakanı Covid döneminde dezenfektan sattı. Hiçbir şeycik olmadı. Hani derler ya, “üzüm üzüme bakarak kararır.” Milli Emlak Müdürü Müzeyyen Yazıcı, gümrükten geçemeyen malları sattı diye tutuklanmış. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Mücahit Taylan için günlerdir söylenenler doğruysa, neler olacak çok merak ediyorum. Güya Taylan’ın et ithal eden şirketin ortağı olduğu söyleniyor. Kısacası Macaristan’dan bu şirket üzerinden alıyor ve garibanlara satıyor. Söylenenler bunlar, doğru mu yalan mı yargımız karar verecek.

Belki Kerem Kınık ve eski bakanımız Ruhsar Pekcan gibi hiçbir şey olmamış gibi kabul edilecek ya da Milli Emlak Müdürü Müzeyyen Yazıcı gibi olacak. Ancak bu gibi işlerde öyle uzun uzun hesap sorulmuyor. Hani çok uzaklara gitmemize hiç gerek yok, daha dün gibi gözümüzün önünde yaşananları unutmadık. Neydi onlar, bir bakalım:

Yerel basınımızda yazıldı çizildi. Balıkesir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz 349,4 milyonluk çiçek almış. Sayın Yılmaz bunu yalanladı ve tane tane anlattı: “Bu alımlar tam bir yıl içinde yapılmıştır” dedi. Ancak 2024 yılında seçimlerde 3 milyona yapılacak ankete 104 milyon ödedi, ama hiçbir şey olmadı.

Zekai Kafaoğlu, kısa bir dönem yaptığı Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde 21 milyon 844 bin temsil ve ağırlama giderleri harcadı. Peki ne oldu? Tabii ki hiç.

Karesi eski Belediye Başkanı Dinçer Orkun, tanıtım ve reklam giderleri için tam bir milyon dolar harcamış. Sayıştay raporlarının tespiti böyle söylüyor. Peki hesap verdi mi? Tabi hayır.

Sadece küçük bir soru sorayım: Neden yapılanlar bazılarının yanına kar kalıyor, bazıları da yapmadığı bir şey için hapse atılıyor? Bunu merak ettiğim için öylesine soruverdim.

Sorulması gereken öyle çok soru var ki… Mesela rahmetli eski Başkan Sabri Uğur Kervan Saray Otelini neden yıktı? Balıkesir’in simgesi haline gelmiş bir yapıyı neden yıktı? Aklıma bazı şeyler geliyor ama inşallah öyle değildir. İstasyon Meydanından baktığınızda ne görüyorduk? Kervan Saray Otel. Şehir içinden geçen yabancılar ne görüyordu? Yine aynı Kervan Saray. Yıkılınca ne gözükmeye başladı? Koskoca tabelasıyla sümüklü birinin dershanesi.

Yenilik ve yaratıcılık benim de çok saygı duyduğum bir şeydir. Rahmetli Sabri Başkan parkımızı niye yıktı? Yazlık tiyatromuz vardı, niye yıktı? Ne yenilik getirdi ne de yaratıcılık oldu. Hatırladığım kadarıyla 8 çay bahçesi vardı, özellikle yazın dar gelirlilerin gidip eğlendiği, hoşça vakit geçirip hava aldığı bir yerdi. Ancak iş işten çoktan geçti.

Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER