Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Merkezi önderliğinde Türkiye’nin dört bir yanından 80’e yakın uzman bilim insanı, ülkemizde enfeksiyon hastalıklarında mevcut durumun saptanmasını, yapılacak analizlerle yeni hipotezlerin ve hedeflerin belirlenmesini amaçlayan Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Raporu hazırlığı için bir araya geldi.
Dünyayı derinden etkileyen Covid-19 salgını döneminde kurulan Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Merkezi (KUISCID), enfeksiyon hastalıklarına ilişkin bilimsel ve akademik faaliyetlere katkıda bulunmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Bu amaçla Tekirdağ’dan Erzurum’a pek çok şehirden uzman bilim insanları Türkiye’nin enfeksiyon hastalıklarındaki durumunu ortaya koymak, alandaki sorunlara yerel olarak üretilmiş bilgiler ışığında çözüm üretilmesini sağlayacak bir rehber oluşturmak hedefiyle Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Raporu için çalışıyor.
Nihai hali bu yılın sonunda kamuoyu ile paylaşılacak rapor için daha önce Kasım 2023’te ve Şubat 2024’te bir araya gelen uzman doktorların yarıyıl değerlendirme toplantısı ise İş Kuleleri’nde gerçekleştirildi. Toplantıya İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Önder Eryiğit’in yanı sıra raporun hazırlanmasında önemli rol oynayan uzman bilim insanları katıldı.
“Kendi sorunlarımıza kendi çözüm önerilerimizi geliştirmek istiyoruz”
KUISCID Direktörü Prof. Dr. Önder Ergönül, rapora ilişkin değerlendirmesinde, enfeksiyon hastalıklarında bilgi, teknoloji ve inovasyonu harmanlayarak bir yol haritası oluşturmayı hedeflediklerini belirterek, “Antibiyotik direnci başta olmak üzere enfeksiyon hastalıkları alanında Türkiye, Avrupa bölgesinde en çok sorun yaşayan ülkelerden biri. Bu tür sorunlara çözüm önerilerinin, bu ülkenin son derece yeterli uzmanları tarafından getirilmesi gerekir. Ülkemizin uzman kadroları yetkin. Kendi sorunlarımıza Amerika ya da İngiltere’de hazırlanmış rehberler üzerinden tedavi uygulamakla yetinmek istemiyoruz. Sorun bizde, çözümün de bizde olmasını istiyoruz” dedi.
Yapılacak çalışmalar sonucunda ulaşılacak bulguların uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmasını; daha sonra tüm çalışmaların bir araya toplanmasını ve hem sağlık çalışanlarına hem de genele hitap edecek bir rapor haline getirilerek kitaplaştırılmasını hedeflediklerini söyleyen Prof. Dr. Ergönül, sözlerini şöyle sürdürdü: “KUISCID olarak Dünya Sağlık Örgütü’nden Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’ne kadar pek çok önemli kurumla iş birliklerimiz var. Koç Üniversitesi’nde İş Bankası’nın desteğiyle artık nihayet güçlü bir araştırma merkezine sahibiz. Buradan çıkacak sonuçlarla yapılacak araştırmaların da devamıyla raporumuz ilerleyen yıllarda yenilenip geliştirilerek sürdürülecek. Böylece meslektaşlarımız, mesleklerini daha güvenle ve bilinçle yapacak. Bu çalışma, Merkezimizin kuruluşunda önemli role sahip olan İş Bankası’nın 100. yılında olması nedeniyle de ayrı bir anlam kazanıyor. Cumhuriyetimizin bir yaş küçük kardeşi olan İş Bankası’nın desteği bize güven veriyor, bu güvene dayanarak güçlenen merkezimizde ulusal ve uluslararası çalışmalarımızla Türkiye’de ve dünyada bilimsel üretime devam ediyoruz.”
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Raporu
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Raporu hazırlık toplantısında ülkemiz için tehdit oluşturan enfeksiyon hastalıklarında tanı, tedavi ve korunma alanlarında yeniliklerle birlikte son durum değerlendirildi. Sağlık alanında hizmet veren veya bu alanda bilimsel çalışma yürüten araştırmacıların doğru karar almalarında ve yönlendirmelerinde yararlı olacak raporda çalışmalar solunum yolu enfeksiyonları, üriner sistem enfeksiyonları, gastrointestinal sistem enfeksiyonları, sağlık bakımıyla ilişkili enfeksiyonlar, antimikrobiyal yönetim, vektörlerle bulaşan enfeksiyonlar, HIV enfeksiyonu, Covid-19, bağışıklama, sinir sistemi enfeksiyonları ve Tüberküloz başlıkları altında yürütülüyor.
Çalışma gruplarının öne çıkardığı bulgular şöyle:
“Ülkemizde bağışıklama konusunda içlerinde 5 binden fazla hasta verisi içeren geniş ölçekli çalışmalardan ortaya çıkan verilerin bir araya getirilmesiyle ülke fotoğrafının net bir şekilde ortaya konulması ve sistematik bir derleme çalışması yapılması hedefleniyor. Ayrıca erişkin yaş grubunda da aşılamanın önemi ve zorunluluğunun anlatılması gerekiyor.
Türkiye’de HIV enfeksiyonunun geç tanısı önemli bir sorun; HIV ile yaşayan bireylerin yalnızca yüzde 41 ila 50’sinin tanı alıyor ve endikatör hastalıklar başta olmak üzere birçok HIV testi fırsatı kaçırıyor. En acil sorunlardan biri olan tanı testi imkanlarının artırılarak saptanmamış olguların belirlenmesi gerekiyor. Bu amaçla belediyelerle iş birliği artırılarak sürdürülecek. Ayrıca, tedaviye ulaşamayan kesimler ve risk grubunda olan bireylere yönelik yoğunlaşan çalışmalar planlanıyor.
Türkiye’de üriner enfeksiyonlarının klinik takibi, özel hasta gruplarında enfeksiyonların izlemi ve antibiyotik direncinin izlenmesi konusunda ciddi bir veri eksikliği olduğu görülüyor. Tedavide en sık kullanılan antibiyotiklerin bölgesel direnç oranlarında farklılıklar nedeniyle ulusal tedavi algoritmaların yanı sıra bölgesel tedavi algoritmalarının da düşünülmesi gerektiği ve uluslararası kılavuzların tercümesi yerine ulusal kılavuzların oluşturulması ihtiyacı belirlenerek önemli bir aşama kaydedilmiş oldu. Toplantıda ülke bazında bir milyon kültür sonucu değerlendirilerek önemli ipuçları elde edildi. Analizler tamamlanarak kullanıma hazır hale getirilecek.
Türkiye, sağlık bakımıyla ilişkili enfeksiyonlarda bir dönem önemli gelişmeler kaydetmiş olsa da bir duraklama dikkati çekiyor. Enfeksiyon kontrolünde yaşanan sorunlara yönelik çok merkezli ve daha derin araştırmaların planlanabilmesi için inovasyon, teknoloji ve insan gücü eksiği ön plana çıkıyor. Sağlık bakımıyla ilişkili enfeksiyonlarda, izlemin (sürveyans) daha etkin yapılması ve salgınların zamanında önlenmesi ve bu enfeksiyonlara bağlı kayıpların azaltılması için var olan insan gücünün akılcı bir şekilde değerlendirilmesi ve yüksek kaliteli eğitimlerle desteklenmesi önem taşıyor.
Solunum yolu enfeksiyonlarında ise dirençli bakterilerin ne sıklıkta olduğu konusunda yeterli veri olmayışı ön planda. Bunun çözümü için antibiyotik direnç çalışmaları yapılarak pratiğe dönük çözümler sunulmalı. Çalışma grubu bu konuda yayınlanmış verileri bir araya getirerek, hekimlerin tercihlerini doğru yönde yapmalarını sağlayacak sonuçlara ulaştı. Bu tür yaklaşımlarla antibiyotik tüketiminin ciddi olarak azalması bekleniyor.
Antimikrobiyal yönetiminde antibiyotik tüketiminde son durum ve en acil yapılması gerekenler hakkında kapsayıcı bir rapor hazırlanması gerekiyor. Birinci basamakta antibiyotik tüketimini artıran nedenleri derlemek için uzmanlardan destek alınmalı. Ayrıca antibiyotiklerin tarımsal kullanımlarının takip edilmesi, hastanelerde antibiyotik tüketim sürveyansları ve cerrahi profilaksinin kontrolünün takibi de antimikrobiyal yönetiminde önemli rol oynuyor.
Kenelerle ve sineklerle bulaşan (vektör kaynaklı) enfeksiyonların mücadelesinde, Türkiye’nin risk haritaları tamamlanmalı, hekimlerin tanı koyabilme kapasiteleri geliştirilmeli. Ayrıca tedavi, tanı ve koruyucu önlemler için araştırma çalışmaları desteklenmeli.”