Şöyle bir bakıyorum, umutlarım kararıyor, soluyor. Nereye baksam tutarsızlık, nereye baksam utanç. Sadece bizim ülkemizde değil, yaşadıklarımız başka ülkelerin televizyonlarında da anlatılıyor. Son posta haberler: 400 sahte bürokrat var. Emniyet, Milli Eğitim, YÖK… Çete buralara kadar uzanıyor. Konuyla ilgili daha fazla yazmama izin verilmediği için önümüzdeki haftalara sarkacak sanırım. Ancak başka bir sahtekarlık haberi vereyim: 2691 yabancıya sahte rapor ve dekontlarla vatandaşlık verilmiş. Bunları yazarken payıma düştüğü kadar utanıyorum, ancak ülkenin gerçeklerini de bilmek zorundayız.
Geçen hafta sizlere devşirme sporculardan bahsedeceğim demiştim. Kesinlikle unutmadım, ancak gündem o kadar çabuk değişiyor ki bu konulara değinmek zorunda kalıyorum.
Bakın şimdi İmralı’da yatan terörist Veysi Aktaş, 31 yıl 3 ay hapis yattıktan sonra geçtiğimiz günlerde tahliye edildi. Tam da barış sürecinin başladığı günlere denk gelmesi az da olsa gerginlik yarattı. Bunun üzerine Demli Tuncay Bakırhan tüm küstahlığı ile televizyon ekranlarından şöyle seslendi: “Bir vatandaş 31 yıl içeride kalmış ve tahliye olmuş, üç içeride kalan salya sümük ağlayarak itirafçı olan insanlar çıkıyor.”
Sayın Bakırhan, senin itirafçı dediğin o insan itirafçı değil, iftiracı. “Salya sümük ağlıyor” dediğin kişiyi söyleyin, herkes bilsin. En önemlisi, 31 yıl yatmış dediğiniz kişi AVM’ye bomba koyarak insanları öldürüp dağa kaçan kişiden bahsediyorsun. Neyse, daha fazla uzatıp sizin reklamınızı yapmayalım.
Meclisimiz kapandı, adli tatilimiz başladı. Ama grev yapmak yasak: “Ne veriyorsam razı ol, oyunu bozma.” Öyle değil mi? Ne derseniz deyin, bunların hepsini 3 veya 5 ay sonra unutacağız. Kesinlikle unutacağız. Kızmayın ama bende dahil balık hafızalıyız.
Geçtiğimiz günlerde 43 derece sıcağın altında ceza verildiği için susuzluktan ölen iki askerimizi unutacağız. Neden? Alt tarafı iki asker… “Analar ne askerler doğuruyor be arkadaş!” Bu ülkenin genelkurmay başkanı, bakanı yok mu? Çık iki söz söyle! Şimdi konuşuyoruz, yakında unuturuz. Mağarada ölen 12 askerimizi unuttuk değil mi? Kaçının ismini hatırlıyoruz?
Yeni Doğan çetesini unuttuk bile. Küvezlerde tedavi ediyoruz deyip kulaklığını takıp müzik dinlerken bağıra bağıra ölen o yavruların sesini duymayan hainleri… 12 yavruyu öldürdüğünü unuttuk değil mi?
2011 yılında 644 kişinin öldüğü Van depremini hatırlayan kaç kişi çıkar? 2014 yılında Soma maden kazasında 301 canımızın yok olduğunu… Ermenek maden kazasını… 12 öğrencinin yanarak öldüğü Aladağ yurt yangınını kimler hatırlar? 2021 yılında 97 kişiyi kaybettiğimiz Batı Karadeniz sel felaketi…
Çok uzaklara gitmeyelim. Kendi şehrimizde geçen yıl mühimmat fabrikasında meydana gelen patlamada kaç kişi öldü, kimler biliyor? Söyleyeyim: 11 canımızı yitirdik. 300 metre uzaktaki ağaçların dallarından kollar, bacaklar toplandı. Unuttuk değil mi?
Belki hatırlarsınız… Emin olmadığım için öyle diyorum. Belki… Hani bir zamanlar gri pasaportlar vardı. Belediyeler bunları gruplar halinde veriyordu sanırım. Hatırladınız? Bu pasaportlarla yurt dışına gidenlerin sayısı 2872 kişi olmuş. Ancak süreleri dolduğu halde geri dönmeyenlerin sayısı 804 kişi.
Sakın çok karamsar biri olduğumu söylemeyin. İyiye iyi demesini bilirim. Daha birkaç gün önce yerel gazetelerde güzel bir başlık gördüm: “AK Parti Balıkesir Milletvekili Dr. Mustafa Canbey’den uçak müjdesi.” Başlık beni gerçekten heyecanlandırdı. Hoş, uçak merakım falan yok ama konu Balıkesir olunca ekonomi ve hareketlilik olacak zannettim. Yıllar önce yapımı tamamlanan ve içerisinde personeli bulunan ama uçak inmeyen havaalanımız bundan gayrı çalışacak zannettim.
Haberi okudum ve “Burada bari hayallerimizle oynamayın!” dedim. Tabii Canbey gazeteci kökenli olunca başlıkla haberi okutuyor. Meğer Edremit havaalanından yapılan sefer sayıları arttırılmış. Meğer Balıkesir’e uçak müjdesi buymuş… Yani merkez havaalanına uçak bir başka bahara kaldı.
Ülkemizde ay yıldızlı formayı giyen devşirme sporculardan bahsedecektik. Başlayalım: 40 yıl sonra olimpiyat oyunlarından altın alamadan döndük. Üzülelim mi, utanalım mı bilmiyorum. Paris’te yapılan 33. yaz olimpiyatlarına 18 branşta 101 sporcuyla katıldık, ancak altın alamadık. Demek ki devşirme bile çare değilmiş.
Etiyopya asıllı atlet Elvan Abeylegesse, Meryem Erdoğan, Almitu Bekele, Degfa Sultan Hayder… Eskrim: Macar Yunus Bojte… Güreş: Dağıstanlı Ramazan Şahin, Ramazan Pehlivan… Masa tenisi: Çin asıllı Melek Hu, Şirin He, Cem Zeng, Bora Vang, Ahmet Li milli forma giyiyor. Tenis: Özbek asıllı Marsel İlhan… Yüzme: Ukrayna Demir Atasoy, Serkan Atasay, Deniz Nazar, Volkan Atakan milli mayoyu giyen devşirmeler.
Peki bunların kazançları? Müsabakalarda altın madalya kazanan sporcuya Türkiye’deki yönetmeliğe göre 1000 Cumhuriyet altını ödül. Gümüş madalya sahibine 600, bronz madalya için 300 Cumhuriyet altını alıyor. 2024 yılında eli cebinde tabanca ile atış yaparak bronz madalya kazanan sporcu Yusuf Dikeç, 300 Cumhuriyet altınıyla ödüllendirildi. Beden Eğitimi öğretmenlerimizin maaşı 44.400 ile 46.000 lira arasında.
Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR