Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Gülten İmren
Gülten İmren

UZMAN OLDUK UZMAN

Günümüz Türkiye’sinde yaşamak işte böyle bir şey; her şeyde uzman oluveriyorsunuz. Sakın abarttığımı zannetmeyin, eğitim almak, yıllarca okula gidip lisans veya yüksek lisans yapmaya gerek bile duymadan uzman oluveriyorsunuz.

Tüik enflasyon sonuçlarını açıkladı, biz ondan önce tahmin edip sonuçları doğru bildik, yeminle bildik. Maliye Bakanı Sayın Şimşek, Pazar fiyatlarının pahalı olmalarını zirai don olayına bağlar dedik, onu da bildik. Ancak az da olsa yanıldık; Şimşek zirai don ve kuraklık dedi, kuraklığı bilemedik. O kadar hata olur herhalde, az biraz yanılma olsun.

Sayın Şimşek bizlerden çok daha fazla yanılıyor. Mesela enflasyonu frenleyemiyoruz demiyor, don diyor, kuraklık diyor. Tarımı bitirdik; mazot, gübre, ilaç, işçilik çok pahalı, bu nedenle tarıma olan ilgi her geçen gün azalıyor, köylü çiftçi toprağa küstü demiyor, don diyor, kuraklık diyor.

Merkez Bankası yardımcısı Emrah Şener 100 milyonu içi ediyor, konu 3 gün sonra unutuluyor. İmamoğlu tutuklanıyor, Merkez Bankası rezervlerinden 43 milyar dolar buharlaşıyor, yine üç gün sonra unutuluyor. Çıkın sokağa bu iki olayı on kişiye sorun, üç kişi doğru cevap veremez.

Hal böyle olunca asgari ücretli, emekli uzman olmaya devam eder; hangi market daha ucuz, pazara saat kaçta çıkılır, ucuz giysi nerelerde var bunların uzmanı olurlar.

Ekonominin yönetimini dar gelirliye verin, yeminle bir yıla ülke şaha kalkar. Nedeni çok açık: dar gelirli paranın kıymetini bilir. Öyle bir kişiye 3-5 maaş vermez, Bakanından dezenfektan almaz, altın kaçakçılarını bağışlamaz, kumar oynatmaz, hiç kimse kaytarmaz, bankamatik memuru olmaz. İnanın, hakemler bile bahis oynamaz.

Eskiden spor toto vardı, bir kolon iki kolon oynanırdı. Şimdi bakıyoruz Milli Piyango başlı başına bir felaket. Hani kazı kazan denilen illet var ya, işte o başlı başına bir felaket. Balıkesir’de yarım saat dolaşın, her köşe başında bir kazı kazan tezgahı, bir de akşamları kahveleri dolaşanlar var.

Kim ne derse desin, bu da bir nevi kumar: Çılgın Sayısal, Süper Loto, ON Numara, Şans Topu, Hızlı On, İddaa, Bilyoner, Nesine.com, Misli… Peki bunlar ne? Bunları kim keşfetti, kim oynatıyor, toplanan paralar kimin cebine giriyor? Bunları bilmek herkesin hakkı. Birileri köşe dönecek.

Hakemler bahis oynayınca kıyamet kopuyor. Sakın yanlış anlaşılmasın, ben hakemlerin yaptığına doğru demiyorum, hatta tasvip etmediğimi de söylüyorum. Ancak Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Hacıosmanoğlu bu olayı açıklayınca adeta kıyamet koptu.

Profesyonel liglerde görev alan 571 hakemden 317’sinin bahis hesabı olduğu söyleniyor. 152 aktif hakemin aktif şekilde bahis oynadığı, 149 hakemin ceza aldığı söylendi. 8 ila 12 ay arasında hak mahrumiyeti olacakmış. Peki bunların arasında gerçekten temiz, dürüst hakemlerimiz yok mu acaba? Hani kurunun yanında yaş da yanar misali.

Bakın, uzmanlıktan bahsederken nerelere geldik. Unutmadan söyleyeyim, ocakları batıran bir kumar oyunu daha var: at yarışları. Başta İstanbul olmak üzere Adana, Ankara, Bursa, Diyarbakır, Elazığ, Kocaeli illerinde atlar koşarken TJK hazırladığı yarış bültenleriyle atların tanıtımını yapıyor: hangi at hangi yarışı kazanmış, jokeyi kim, atın anası babası… Hepsi yazıyor, sanırsınız atı istemeye dünürcü gelecek.

Bir çoğumuz karayolunu kullanarak Bursa’ya gitmişizdir. Karacabey’e yaklaşırken yol kenarında TJK tesisleri var, görmüşsünüzdür. Burada sadece at yetiştiriliyor ve bu atlar asil atlarmış. Bu tesisin ne kadar olduğunu kaç kişi biliyor? TJK bu araziyi kimden, nasıl, hangi şartlarda satın aldı biliyor muyuz? Tabii ki hayır.

Beş bin dönüm! Yanlış okumuyorsunuz, beş bin dönüm verimli arazi üzerinde at yetiştiriyoruz. At bu ülkede! Beş bin dönüm sera kursak Avrupa’ya meyvede sebzede kafa tutarız. Beş bin dönüm araziye sanayi kursak sanırım ülkenin en büyük sanayi sitesi olur. Biz sadece at yetiştirir, bahis oynatır, at sahiplerini zengin eder ve dalgamızı geçeriz.

Üretmek pek bizim işimiz değil. Hazır tesislerimiz varsa kapatırız ya, kilit vurur atıl bırakırız, ya da birileri milyonuna milyon katsın diye özelleştiririz. Tıpkı Bigadiç yolunda bulunan Hindicilik Üretim İstasyonu gibi.

Bahsetmeye çalıştığım Bigadiç Hindicilik Üretim İstasyonu 1942 yılında Küçük Evcil Hayvanlar Araştırma Bölge Müdürlüğü olarak faaliyete başlamış. 1957 yılında Tavukçuluk Araştırma olarak hizmet verirken, birkaç yıl sonra Hindicilik Üretim Merkezine dönüştürülen istasyon yıllık 300 bin hindi palazı üretim kapasitesi ile Türkiye’nin en büyük hindi üretim merkezi durumuna geliyor.

Önceleri sadece yılbaşlarında sofraları süsleyen hindi etinin sağlık açısından yararlarının ortaya çıkmasıyla market raflarında sıkça görülünce, yurdun birçok iline Antep’e, Maraş’a kadar hindi palazı gönderen bu devlet tesisi birilerinin iştahını kabartmış olacak ki 2003 yılında kapatılıp özelleştirildi.

Onlarca büyük kümesi ve hindi beslemeye hayli müsait arazisi bulunan bu tesis özelleştirildi. Sadece burası değil; Orman Fidanlığı karşısında bulunan Tohum Üretme İstasyonu da kapatıldı. Yurdun dört bir yanına, yurt dışına sebze ve buğday tohumu gönderen bu işletme özel sektöre satıldı. Keşke buralarda at yetiştirseydik, hiç satılmazdı.

Kalın sağlıcakla.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER