Yeni Türkiye Eğitim Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, “Kuzeyde Rusya-Ukrayna Savaşı ve Filistin’de de bir soykırım var. Öğretmenler ve eğitmenler olarak, bu trajedilerin, zulümlerin yaşandığı bir dünyada, çocukları gelecekte bu zulümleri bitirmeye gayret edecek yetişkinler olarak yetiştirme görevine devam etmek durumundayız” dedi.
Yabancı dil eğitiminde farkı bir bakış açısı kazandırmak amacıyla Yeni Türkiye Eğitim Vakfı tarafından 4. YETEV ELT konferansı düzenlendi. ’ELT’de Küresel Yaklaşımların Yerelleştirilmesi’ temalı ve ’Her Çocuk Özeldir’ sloganıyla düzenlenen konferansta konuşan Erdoğan, “Bu yağmurlu İstanbul sabahında, coğrafyamızda devam eden üzüntülere rağmen sizlere ilham verme görevi bana düştü. Kuzey’de Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş hala sürüyor ve Ukrayna başkanı dün buradaydı. Filistin’de süregelen bir soykırım var ve Filistin başkanı birkaç gün önce buradaydı. Türkiye tüm bu trajedilerin tam ortasında kalıyor ve eğitimciler, öğretmenler ve eğitmenler olarak çocukları, bu trajedilerin, zulümlerin yaşandığı bir dünyada gelecekte bu zulümleri bitirmeye gayret edecek yetişkinler olarak yetiştirme görevine devam etmek durumundayız. Arapça ve Türkçe’de kullanılan ve Arapça kökenli bir kelime olan ‘zulüm’, esasında ‘karanlık’ anlamına gelir. Eğer bir yerde bir baskı varsa bunun sebebi karanlıktır. Öğretmenlik mesleğinin diğer meslek kolları arasında en çok tatmin getiren meslek olduğunu hep söylerim çünkü bu meslek, peygamber mesleğidir. Peygamberler de gönderildikleri halkı zalimlerden olmamaları; barış getirenlerden olmaları; birlikte uyum ve huzur içinde yaşamaları yönünde eğitmekle görevlendirilmişlerdir. Bu sebepledir ki dinimizin adı barış anlamına gelen ‘İslam’dır. Her sabah birbirimizi ‘Selamün aleyküm’ diye selamlarken ‘selam/barış senin üzerine olsun’ deriz. Barışın üzerimize olması hepimize bağlı olan bir durum. Tabii ki insanlara ilham olmak istiyoruz; süregelen zulmün ve trajedilerin farkındayız. Fakat aynı zamanda bilmeliyiz ki bu çocuklar geleceğin yetişkinleri ve liderleri olacaklar. Dil eğitimi de bu sebeple önemli çünkü birbirleriyle etkileşime girebiliyor olmaları gerekiyor. Bildiğiniz gibi İngilizce, dünyanın ortak dili. Biz de dünyadaki diğer insanlarla etkileşim kurabilmeleri için çocuklarımızın bu dili öğrenmesini istiyoruz. Sadece batıdaki değil doğudaki insanlarla da etkileşim kurmak için İngilizce bilmeleri gerekiyor çünkü doğuda da pek çok insan İngilizce konuşuyor” dedi.
“İkinci bir dilin yaygın konuşulduğu ülkelere bakıldığında bunun aldıkları eğitimle değil dili öğrenmek zorunda hissetme motivasyonuyla ilgili olduğu görülmektedir” diyen Erdoğan, “Pek çok defa Japonya’da bulundum ve Japonların eğitim altyapısıyla ilgili bir eksikleri bulunmamasına rağmen insanların çoğu hatta İngilizce öğretmenleri dahi İngilizce konuşmakta zorlanıyorlar. Bu yüzden bu konuyla ilgili en öncelikli şey çocuklarımızın erken dönemden itibaren İngilizceye ihtiyaç duyduklarını; bu dili öğrenmenin kendileri için faydalı olacağını ve gelecekte onlara pek çok kapı açacağını anlamalarını sağlamaktır. Burada bahsettiğim fayda yabancı dili öğrenmeleri halinde yüzde 10 daha fazla maaş alacakları düşüncesi değil; yabancı dil öğrenerek hedeflerini ideallerini genişletme düşüncesini onlara yerleştirmektir. Eğer bu iç motivasyonu onlara verebilirsek, Maria Montessori’nin deyimiyle her bir çocuğu aktif hale getirebilirsek onlar için öğrenmeyi çok daha kolaylaştırmış oluruz. Siz zaten elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz. Tüm iyi kaynaklara, teknolojiye zaten sahibiz. Geriye sadece çocuklarda dil öğrenme konusunda iç motivasyonu sağlayabilmek kalıyor. Bu konuda sıkça vurguladığım bir diğer konu ise çocuğu yabancı dille kuşatmak. Onu bu şekilde kuşatmak gerçekten çok önemli. Okul çevresinde, sınıflarda çocukların etraflarında İngilizce duymalarını, görmelerini, okumalarını istiyoruz. İngilizce derken aslında 21. yy şartlarında diğer yabancı dillerin de işin içine katılmasını kastediyorum. Yabancı dil eğitimine artık gerek kalmayacağı gün gelene kadar bu konu önemini koruyacak. Malumunuz bu da yabancı dille ilgili bir başka konu; sürekli yapay zeka ve teknoloji sayesinde tercüme yapmanın ne kadar sistematik hale geldiğini konuşuyoruz. Google Translate bile her yıl sürekli kendisini güncelliyor. Esasında konu teknolojinin ne kadar geliştiği değil, gerekli olup olmadığı da değil. İnsanlık olarak nasıl bireyler olacağımıza karar vermemiz gerektiği kanaatindeyim. Gelecekte robotlar insanların yerini almayacak ama belki biz insanlar daha fazla robotlaşacağız veya belki insan olarak kalacağız. Bu kararımız da gelecekte savaşlar artacak mı yoksa daha barışçıl bir dünyada mı yaşayacağız sorusunun cevabının belirlenmesinde çok önemli bir rol oynayacak. Organizasyonu düzenleyenlere, Hayati Bey’e, müdürlerimize, İngilizce ekibimize bu etkinlik için teşekkür ederim. Bu sene dördüncüsünü düzenliyoruz ve bu etkinliklerin yeni şeyler öğrenilmesinden ziyade etkileşime, yeni insanlar tanımaya vesile olduğunu düşünüyorum. Bence bu da bu tip konferansların bize kazandırdığı kıymetli artılardan birisi. Umarım güzel bir gün geçirirsiniz. Palet Okulları olarak sizleri burada ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Hepinize başarılar dilerim” dedi.