TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Çekya parlamentosunun ev sahipliğinde düzenlenen Kırım Platformu 2’nci Parlamenter Zirvesi’nde gerçekleştirdiği hitabında, “Türkiye olarak hem 1991 sınırlarında uluslararası sistem tarafından kabul edilmiş Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunuyor hem de 1967 sınırlarında Filistin Devleti’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz” dedi.
Çekya parlamentosunun ev sahipliğinde düzenlenen Kırım Platformu 2’nci Parlamenter Zirvesi, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un da katıldığı resmi karşılama töreniyle Prag’da başladı. Çekya Temsilciler Meclisi Başkanı Marketa Pekarova Adamova ve Ukrayna Meclis Başkanı Ruslan Stefançuk, Prag Kongre Merkezi’nde zirveye katılan meclis başkanlarını birlikte karşılayarak fotoğraf çektirdi. Karşılamanın ardından, meclis başkanları zirve oturumlarına katılmak üzere konferans merkezine geçti. Zirve, açılış oturumlarıyla başlarken TBMM Başkanı Kurtulmuş, Kırım Platformu II. Parlamenter Zirvesi Genel Kurulu’na hitap etti.
Kurtulmuş, Ukrayna ve Orta Doğu’da devam eden krizlerin sadece bölgesel değil, küresel bir çatışmanın da konusu olabileceğini ve bunun için yaşanan insani kayıpların bir an evvel sonlandırılmasını temenni ettiklerini belirterek, “Türkiye olarak hem 1991 sınırlarında uluslararası sistem tarafından kabul edilmiş Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunuyor hem de 1967 sınırlarında Filistin Devleti’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Her ikisinin de birlikte uluslararası camia tarafından savunulması gerektiğine de inanıyoruz” dedi.
Kurtulmuş, Türkiye’nin, Ukrayna’nın yaşadığı bütün bu sıkıntılar karşısında başından itibaren Ukrayna’nın yanında olduğunu, Kırım’ın ilhakını da ilk günden itibaren reddederek, Kırım’ın uluslararası alanda Ukrayna’nın bir parçası olduğunu teyit ettiğini belirtti.
Sadece Kırım’ın değil, Rusya tarafından ilhak edilen diğer toprakların da uluslararası hukuk bakımından Ukrayna’nın bir parçası olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Ukrayna’nın uluslararası toplumca tanınmış sınırları içerisinde bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne olan desteğimiz de tamdır ve bundan sonra da devam edecektir. Ancak bu vesileyle bir kere daha ifade etmek isterim ki, eğer 2014 yılında Kırım’ın ilhakıyla ilgili süreçte uluslararası camia sesini yeterince çıkarabilmiş olsaydı bugün bu toplantı olmayacak, belki Ukrayna böylesine bir savaşın muhatabı olmayacaktı. Bizim için, 1944’ten beri büyük acılar yaşayan dostumuz, kardeşimiz ve soydaşımız olan Kırım Tatarı Türklerin her zaman yanında olduk, her zaman haklı mücadelelerini destekledik. Kırım’ın yerli halkı olan Tatar soydaşlarımızın hak ve menfaatlerinin korunması, kimliklerinin muhafazası ve yarımadadaki statülerinin güçlendirilmesi bizim için de fevkalade önemli bir durumdur. Hepimiz biliyoruz ki Kırımlılar bugüne kadar yaşadıkları bütün zulümlere rağmen haklarını barışçıl ve demokratik yollarla talep etmesini bilen bir halktır” ifadelerini kullandı.
“Rusya-Ukrayna savaşının bir an evvel durdurulması Türkiye’nin en temel önceliklerinden”
Ukrayna topraklarındaki savaş ve işgalin büyük bir yıkım ve sayısız ölüm getirdiğini ifade eden Kurtulmuş, bu savaşların bir an evvel durdurulmasının Türkiye’nin en temel önceliklerinden olduğunu bildirdi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye’nin, bu savaşın başlangıcından itibaren hem Rusya’yla hem Ukrayna’yla konuşabilen bölgedeki tek ülke olarak bölgesel barış perspektifiyle hareket ettiğini belirtti.
Türkiye’nin hem Ukrayna’nın haklı davasını savunduğunu hem de büyük bir yayılma potansiyeli gösteren bu savaşın bir an evvel durdurulması için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini anlatan Kurtulmuş, “Bu çerçevede iki de sonuç aldık. Bunlardan birisi Karadeniz Tahıl Koridorunun açık tutulmasının temin edilmesi, bir diğeri ise esir takaslarının gerçekleştirilebilmesidir” ifadelerini kullandı.
İsrail-Filistin çatışması
Ukrayna’daki savaş devam ederken ve bunun acıları üzerinde konuşurken dünyanın 7 Ekim’de Orta Doğu’da yeni bir savaş ve gerilimle uyandığını dile getiren Kurtulmuş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Öncelikle şunu çok açık bir şekilde ifade etmek isterim. Sivilleri hedef alan saldırı kimden gelirse ve kime yönelirse yönelsin asla kabul edilemez. Ancak burada bir kere daha açık bir şekilde teyit etmek isterim ki, siviller arasında da bir hiyerarşi, siviller arasında da bir ayrımcılık, çifte standart uygulanamaz. Özellikle İsrail’in şu anda da devam eden hastaneleri ve mülteci kamplarını hedef alan son askeri operasyonlarının amacının çok üstüne çıktığı ve bu anlamda da yeni insani kayıpları ortaya koyduğu aşikardır. Yaklaşık 5 bine yakın insanın öldüğü Gazze bölgesinde bir an evvel acil bir ateşkesin sağlanması ve özellikle bu bölgede hastaneler başta olmak üzere insani yardımların ulaştırılması şarttır. Biz Türkiye olarak hem Ukrayna krizinin hem Orta Doğu’da devam etmekte olan bu krizin potansiyeli itibarıyla gelişme istidadına sahip olduğu, sadece bölgesel değil Allah muhafaza küresel bir çatışmanın da konusu olabileceğini düşünüyor ve bunun için yaşanan insani kayıpların bir an evvel sonlandırılmasını temenni ediyoruz. Türkiye olarak hem 1991 sınırlarında uluslararası sistem tarafından kabul edilmiş Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunuyor hem de 1967 sınırlarında Filistin Devleti’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Her ikisinin de birlikte uluslararası camia tarafından savunulması gerektiğine de inanıyoruz.”
“Gazze’de yaşanan insani krizin önlenmesi için çok acil uluslararası sistemin hareket etmesi insanlık meselesidir”
Gazze’deki insani krize de dikkati çeken Kurtulmuş, “Yaşanan insani krizin önlenmesi için çok acil bir şekilde uluslararası sistemin hareket etmesi ve başta hastanelerdeki tıbbi teçhizat, su, ilaç ve gıda almak üzere oradaki masum sivil halka yardım edilmesinin bir insanlık meselesi olduğunu ifade etmek isterim. Son söz olarak şunu söylüyorum, hem Ukrayna krizi hem yaşadığımız diğer bölgesel krizler bize bir şey gösteriyor; uluslararası sistem sorunları çözmekte, çatışmaları önlemekte yetersiz kalmaktadır. Dünyada acilen yeni bir barış mimarisini tesis etmek için, yeni bir küresel siyasal mimariye ihtiyaç olduğunu ifade ediyoruz. Dünya 5 ülkenin insafına bırakılmayacak kadar önemli bir yerdir ve bütün ülkelerin eşit egemenliğini savunan bir dünya sisteminin kurulmasını da zaruri görüyoruz” açıklamasını yaptı.